(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2020/2101 E. , 2020/8051 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti :
Davacı işçi, davalı ... Müdürlüğüne bağlı işyerinde alt işveren olan davalı şirketin işçisi olarak gösterilmek suretiyle çalıştırıldığını, iş sözleşmesinin geçerli bir sebep olmadan ve sözlü olarak feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve buna bağlı mali hakların tespitine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalılar Cevaplarının Özeti :
Davalı ..., davacının alt işverenin işçisi olduğunu belirterek davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı şirket, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince bozma sonrası yapılan yargılamada, davalı ... Müdürlüğünün asıl işlerine yönelik daha önceki alt işverenlik uygulamalarının muvazaalı olduğu mahkeme kararları ile tespit edilmesine rağmen, aynı uygulamaya devam ettiği gerekçesiyle asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğuna ve feshin yazılı yapılmadığı gerekçesine feshin geçersizliğine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Dosya içeriğine göre davalı ...’ne ait işyerinde, yol bakım, onarım, kar ve buzla mücadele işlerinin yapılması yapım işinde Ekim 2012 tarihinden itibaren değişik alt işverenlere bağlı olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. İş sözleşmesi 04.09.2013 tarihinde sözlü olarak feshedilmiştir.
6001 sayılı ... Teşkilatı ve Görevleri Hakkında Kanunu’nun 4.maddesi uyarınca, davalı kurumun görevleri kapsamındaki işlerin bir kısmını üçüncü kişilerden satın alması mümkündür. Bu durumda İş Kanunu’nun 2.maddesinin altıncı fıkrasında öngörülen işin teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirmesine ilişkin unsurun varlığı aranmaz. Başka bir anlatımla, davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi geçerli olarak kurulmuştur. Bununla birlikte, geçerli bir şekilde kurulan asıl işveren-alt işveren ilişkisi muvazaa denetimine tabidir.
Mahkemece emsal dosyalarda asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğuna ilişkin kesinleşmiş kararlar bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, emsal olduğu belirtilen kararlar, 2012 ve önceki yıllara ait alt işverenlik sözleşmelerine ilişkindir. Dairemiz uygulamasına göre, her ihale kendi dönemi ve şartlarında değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Önceki ihale sözleşmelerinin muvazaalı olması, sonraki ihale sözleşmelerinin de muvazaalı olduğunu göstermez. Daha sonra yapılan sözleşmenin ayrıca muvazaa yönünden değerlendirmeye tabi tutulması gerekir. Bu sebeple davalı tarafından yapılan önceki sözleşmelerin muvazaalı olduğuna ilişkin kesinleşmiş kararların son döneme ait ihale sözleşmesi yönünden bağlayıcılığından söz edilemez.
Dosyada son ihale dönemine ilişkin ihale sözleşmesinin muvazaalı olduğuna yönelik her hangi bir delil bulunmamaktadır. Tanık anlatımlarında iş ile ilgili emir ve talimatların davalı ... yetkililerince verildiği belirtilmişse de, bu husus tek başına ilişkinin muvazaalı olduğunu kabule yeterli değildir. Asıl işverenin işin yapımına ilişkin genel emir ve talimatlar vermesi olağan karşılanmalıdır. Kaldı ki davacı tanığı ...’da;” Kendisi bakım işçisi olduğu için araç kullanmazlardı. Dozer, greyder gibi araçları karayollarının kadrolu işçileri kullanırdı. Davacı daha çok tuzlama işi gibi işlerde bakım işçisi olarak çalışırdı. " şeklindeki beyanı dikkate alındığında davacının bakım işçisi olarak tuzlama işini yaptığını, davalı kurumun asıl işçilerinin yapmış olduğu tüm işleri de yapmadığı anlaşılmaktadır. Mevcut delil durumuna göre davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu kabul edilemez.
İş sözleşmesi İş Kanunu’nun 19. maddesinin 1.fıkrasına aykırı olarak sözlü feshedildiğinden feshin geçersizliğine karar verilmesi isabetlidir. Ancak fesih tarihi itibariyle davalılar arasındaki ilişki muvazaaya dayanmadığından davacının davalı şirkete ait işyerine iadesine karar verilmesi gerekirken, davalı ... Müdürlüğüne ait işyerine iadesi hatalı olmuştur.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun"un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE, davacının davalı ...’ne ait işyerinde İŞE İADESİNE,
3-Davacının kanuni sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde davalılarca müştereken ve müteselsilen ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih sebebi ve kıdemi dikkate alınarak dört aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
5-karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 24,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 30,10 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, davacı tarafından peşin yatırılan 24,30 harcın davalı ...’nden alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi göre 3.400,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 333,20 TL yargılama giderinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, davalıların yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29/06/2020 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.