17. Hukuk Dairesi 2016/1044 E. , 2016/1735 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :..........Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle; davanın İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu,davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değil olmadığı, bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerektiği, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı şartlarının bulunup
bulunmadığının araştırılması gerektiği, özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığının incelenmesi, aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. Araştırılması, keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunması gerektiği,İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılacağı, ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabileceği, İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerektiği, somut olayda, mahkemece de belirlendiği gibi bu tür davalar borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Borçlu ve onunla hukuku muamelede bulunan 3.kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan her ikisininde davalı olarak gösterilmesi gerekir. Davacı, dava dilekçesi ve 24.5.2012 tarihli açıklama dilekçesinde tapu dairesince kendisine gerekli bilgi verilmediği, tazminat dosyasında borçlunun malvarlığı dökümüne ilişkin belgelerin sonradan kaybolduğunu belirterek ilgili kayıtların tapudan araştırılmasını ve borçlunun
lehine tasarrufta bulunduğu 3.kişinin davaya dahil edilmesini istediğinden Mahkemece .........Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/694 Esas, .........Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/705 Esas 2007/132 Karar, ..........İcra Müdürlüğünün 2011/2796 takip, Küçükcekmece Cumhuriyet Başsavcılığını 2008/71 Hazırlık sayılı dosyası istenerek Küçükçekmece Tapu Sicil Müdürlüğünün 17.5.2012 tarihli cevabi yazısı da gözönüne alınarak davalı borçlu adına 2.8.2003 kaza tarihi itibarıyla kayıtlı taşınmaz bulunup bulunmadığı, taşınmazların devredilip devredilmediği, kazadan sonra devrettiği taşınmaz var ise bu taşınmazların devir tarihlerini ve devredilen kişileri de gösterir şekilde kayıtlarının istenmesi, kayıtlar geldikten sonra borçlunun devir yaptığı kişilerin davaya dahil edilerek dava dilekçesinin tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması ve taraf delillerinin toplanması, yukarıdaki yasal düzenlemeler gereğince delillerin değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisinin isabetli olmadığı gereğine değinilmiştir.
Mahkemece iddia, savunma toplanan deliller ve bozma ilamı doğrultusunda, davacı tarafça İİK 282.maddeye uygun şekilde taraf gösterilmemesi ve yargılama aşamasında tasarruf ve tasarruf tarafının da tespit edilememesi nedeniyle husumet yönü ile davanın HMK"nun 115/2 madde uyarınca usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı ..."ın yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA 16/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.