17. Hukuk Dairesi 2015/16894 E. , 2016/1782 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : 1-...
2-...
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların sürücüsü ve maliki oldukları aracın çarpması sonucu müvekkillerinin murisi ..."nin vefat ettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı anne .... için 50.000 TL, diğer davacılar için ayrı ayrı 25.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, ayrıca müvekkillerinin uğradıkları zararı önceden bilebilmelerinin mümkün olmadığını, talep edilen tazminatın takdir hakkının mahkemede olduğunu, bu nedenle davanın HMK"nun 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak açıldığını belirtmiştir.
Davalılar özetle davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davacı taraf her ne kadar her bir davacı için bir rakam belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuş ise de; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş olması ve dava dilekçesinde açıkça davasını belirsiz alacak davası olarak açtığını belirtmiş olması, manevi tazminat davasının da belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmaması karşısında, davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
...
6100 sayılı HMK."nun "Belirsiz alacak ve tespit davası" başlığı altındaki 107/1. maddesinde “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.”; aynı maddenin 2. fıkrasında ise “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
HMK."nın "Dava dilekçesinin içeriği" başlıklı 119. maddesinin (d) bendinde, "Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri"nin dava dilekçesinde gösterilmesigerekmektedir.
Bunların yanında, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu´nun 01.03.2006 tarih ve ... sayılı kararında ifade edildiği üzere, manevi tazminatın amacı, zarar görenin kişilik değerlerinde ve bedensel bütünlüğünün iradesi dışında ihlali hallerinde meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir. Manevi zarar, haksız eylemin sonucunda, uğranılan kişilik değerlerindeki azalmanın karşılığı olması ve zarar gören tarafından da takdir ve tayin edilebilir bulunması nedeniyle birden fazla bölümler halinde istenemez. Bizzat yaşanan acı ve elemin karşılığı olduğu için, haksız eylemin meydana geldiği anda gerçekleşir. Acı ve elemin bölünerek bir kısmının açılacak kısmi dava ile, kalanının açılacak başka bir davada talep edilmesinin manevi tazminatın özüne ve işlevine aykırılık oluşturacağından; manevi tazminat davasının, "manevi tazminatın bölünemezliği" kuralına aykırı bir biçimde kısmi veya belirsiz alacak davası olarak açılması da mümkün değildir.
Tüm bu anlatılanların ışığında somut olaya bakıldığında, her ne kadar davacılar vekili davayı açarken belirsiz alacak davası olarak açtıklarını belirtmiş ise de; davacı anne için 50.000 TL, diğer davacı kardeşler için ayrı ayrı 25.000 TL olmak üzere toplam 125.000 TL manevi tazminat istemiyle eldeki davayı açtığı, bu miktar üzerinden dava peşin harcını yatırdığı anlaşılmakla; manevi tazminat davasının belirsiz alacak davası olarak açılamayacak olmasının eldeki davaya etkisinin, davacılar vekilinin
....
talebini yargılama aşamasında artırmasının mümkün olmaması şeklinde tezahür edeceğinin ve eldeki eda davasında mahkemenin davacılar vekilinin talep ettiği miktarları aşmayacak şekilde manevi tazminat takdir edebilmesinin mümkün olduğunun, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğunun anlaşılmış olmasına göre, mahkemenin yazılı gerekçe ile davanın reddine karar vermiş olması doğru görülmemiş, bozma sebebi yapılmıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 16.02.2016 günü oybirliğiyle karar verildi.