17. Hukuk Dairesi 2014/5647 E. , 2016/1941 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :...........Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü, zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın karıştığı trafik kazasında araçta yolcu olan müvekkillerinin desteği ......"ın hayatını kaybettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL, maddi tazminat ile davacı eş........için 20.000,00 TL, davacı oğul .......için 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan 08.03.2002 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri ve davalı .........., davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre ceza davası kesinleştikten sonra ceza zamanaşımının uygulanamayacağı, ceza davası kesinleştikten sonra hukuk davasının bir yıllık süre içerisinde açılması gerektiği, bu sürenin 07.05.2004 tarihinde dolduğu, davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
818 Sayılı Borçlar Kanunu"nun 41 (6098 Sayılı TBK"nun 49.maddesi) maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60.maddesinde de (TBK"nun değişik 72. maddesi) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK"nun 72.maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür.) tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık 2918 Sayılı KTK"nun 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü
öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Maddenin özellikle 2. fıkrasında "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa" ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3.kişi) yapmış olduğu fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağı ifade edilmiştir.
Görüldüğü gibi, BK"nun 60 ve 2918 Sayılı KTK"nun 109/2. maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Aralarındaki tek fark, zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından 1 yıl yerine, 2 yıl olarak öngörülmesidir. (TBK"nun 72.maddesi ile bu konuda da paralellik sağlanmıştır.)
2918 Sayılı Kanun"un anılan madde hükmünde gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar içinde geçerli olabilmesinin sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK"nun 5.6.2015 gün 2014/17-2198 2015/1495 sayılı kararı ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.) Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, 08.03.2002 tarihli kaza sonucu davacıların desteği Asım Yılmaz vefat etmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan TCK"nun 455/2. ve 102/3. maddesine göre zamanaşımı süresi 10 yıldır.
Davaya konu trafik kazası 08.03.2002 tarihinde meydana gelmiş, dava ise 08.03.2011 tarihinde açılmıştır. Bu durumda zamamaşımı süresi dolmadığı halde mahkemece hatalı değerlendirme ile zamanaşımının dolduğundan bahisle davanın reddi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,18.2.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.