17. Hukuk Dairesi 2014/7169 E. , 2016/1949 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :......Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde dahili davalı ... vekili, davalı ...... (......) vekili ve davalı ....... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın sebep olduğu kazada müvekkilinin yaralandığını, tedavi gideri ve kazanç kaybı oluştuğunu açıklayıp fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah ile talebini 2.834,67 TL"dir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, 1.434,67 TL protez bedelinin 2918 sayılı yasanın 98/1 maddesi uyarınca dahili davalı ..."ndan, 2.400,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalılar ...,........ (......"den, 4.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ...,....... (......)"den tahsiline karar verilmiş; hüküm, dahili davalı ... vekili, davalı........ (......) vekili ve davalı ...... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı .....vekili ve davalı ..... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir.
2-Dahili davalı ..."nun yaptığı temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3/2.maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 1.1.2013 tarihinden itibaren 1.822,00 TL’ye çıkarılmıştır.
Temyize konu karar anılan yasanın yürürlüğünden sonra verilmiş olup dahili davalı ... aleyhine kabulüne karar verilen 1.434,67 TL maddi tazminat yönünden karar kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden dahili davalının temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı ...... vekili ve davalı ....... vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
3-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 Sayılı KTK.’nun 109/1. maddesi uyarınca, motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar göreninin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.
Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza konusu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.
Somut olayda, trafik kazası 21.06.2004 tarihinde meydana gelmiş, ıslâh dilekçesi ise 28.01.2013 tarihinde verilmiştir. Davalılar ....... vekili ve davalı ...... vekili tarafından ıslaha karşı süresinde zamanaşımı def"inde bulunulmuştur. Kısmi davada, zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için kesildiğinden ve geriye kalan meblağ için işlemeye devam ettiğinden, ıslâhla arttırılacak miktar için de zamanaşımı süresinin dolmamış olması gerekir. BK.’nun 133. maddesinde sayılan zamanaşımını kesen sebeplerin dava konusu olayda uygulama olanağı bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, kazanın meydana geldiği tarihten itibaren ıslâh tarihine kadar 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olup, ıslâh ile artırılan talebin zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
4-Borçlar Kanunu"nun 44/1. maddesi hükmüne göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim, tazminat miktarını hafifletebilir.
Davaya konu olan olayda, davacının, davalıya sigortalı otobüste seyahat için kendisi için bilet kesilen yolcu koltuğunda değil de hostes koltuğuna binerek seyahat ettiği, gerçekleşen kazada davacının araçta sıkışarak yaralandığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Davacının bilet ile kendisi için ayrılan yolcu koltuğunda değil de hostes koltuğuna oturarak seyahat etmesi ve bu sırada gerçekleşen kazada yaralanmış olması nedeniyle BK"nın 44. maddesi uyarınca zarar görenin müterafik kusuru kabul edilmeli ve bu nedenle de belirlenecek tazminat miktarından takdiren bir indirim yapılması zorunludur. Bu itibarla somut olayda BK. 44. maddesi gereğince tazminattan indirim yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de bozmayı gerektirmiştir.
5-İş göremezlik zararının hesabında davacının gelirinin belirlenmesi, tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Somut olayda mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacının geliri hesaplanırken, çalışmakta olduğu işyerinde elde ettiği gelir konusunda Esnaf Kefalet Kooperatifince 22.06.2006 tarihli müzekkere cevabında belirtilen miktar dikkate alınarak aylık net 800,00 TL gelir elde ettiği değerlendirilerek bu miktar üzerinden tazminat hesabı yapılmış ise de, kaza tarihi 2004 yılı olup emsal ücret araştırmasında belirtildiği üzere araştırmanın yapıldığı 2006 yılı itibari ile değil, kaza tarihi olan 2004 yılı itibari ile gerçek gelirinin araştırılarak alması gereken ücret belirlenip bu miktar üzerinden iş göremezlik zararının hesaplanması gereklidir. Açıklanan hususlar gözönüne alınarak davacının kaza tarihi itibari ile gerçek gelirinin belirlenip uzman aktüer bilirkişiden yeniden bilirkişi raporu alınması gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
6-Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacıca göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında,
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, olay tarihi ve olayın oluş şekli birlikte değerlendirildiğinde takdir olunan manevi tazminatın fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı K....... vekili ve davalı ....... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle dahili davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinin reddine, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ....... vekili ve davalı .....vekilinin, 4, 5 ve 6 nolu bette açıklanan nedenlerle davalı ...... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 18.2.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.