
Esas No: 2013/13629
Karar No: 2014/833
Karar Tarihi: 17.01.2014
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/13629 Esas 2014/833 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Çivril Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/05/2013
NUMARASI : 2012/612-2013/307
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 24.12.2012 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 6650 parsel sayılı taşınmazı yararına, davalıya ait 1035 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 6650 parsel sayılı taşınmaz lehine, 1035 ve 6606 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir.
2-Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle geçit hakkı davası zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken öncelikle taraf yararlarının gözetilmesi gerekir. Zira, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil objektif esaslara uygun belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Geçit hakkı kurulması davalarında amaç, genel yola bağlantısı olmayan taşınmazların yolla bağlantısının sağlanmasıdır. Bundan dolayı, geçit kurulurken ihtiyaç içinde olan taşınmaz kesintisiz olarak genel yola bağlanmalıdır. Buna uygulamada “kesintisizlik ilkesi” denilir.
Geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesine göre, davacının, lehine geçit istenilen 6650 parsel sayılı taşınmazı yararına genel kadastrol yola ulaşım sağlayacak şekilde geçit kurulması gerekir. Mahkemece bu ilke gözetilerek genel yola kadar geçit kurulmasına karar verilmiş ise de, davacının 6606 parsel sayılı taşınmazının hangi kesiminden geçit kurulduğu bilirkişi raporunda ve hüküm sonucunda gösterilmemiştir.
Bu konuda, bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 17.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.