17. Hukuk Dairesi 2014/10575 E. , 2016/2094 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ..."un alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmaz hissesini 3.5.2012 tarihinde kardeşi davalı ..."a sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu ..., dava konusu taşınmazın miras kaldığını, kendisinin ve diğer hissedarların hisselerini bedeli karşılığında ve borca mahsuben davalı ..."e sattıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur..
Davalı ..., dava konusu taşınmazın kendisi ile üç kardeşine miras kaldığını, tamamı için 20.000 TL ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre dava konusu satış işleminin gerçek satış olduğu,muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ;hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Somut olayda, mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemiştir.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 20.1.2012 tanzim 25.4.2012 vadeli senetle doğduğu, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, 7.8.2012 tarihli haciz tutanağının İİK"nun 105 maddesi kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, iptali istenen tasarrufun ise takip konusu alacaklardan sonra 3.5.2012 tarihinde yapıldığı, davanın süresinde açıldığı dolayısıyla dava ön koşuları gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Davalıların kardeş olması nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK"nun 278/3-1,280/1 ve borca mahsuben devredilmesi nedeniyle İİK"nun 279/2 madde gereğince iptale tabi olması nedeniyle dava konusu taşınmazın 1/4 satışına ilişkin 3.5.2012 tarihli tasarrufun davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 23/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.