
Esas No: 2014/5637
Karar No: 2016/2143
Karar Tarihi: 23.02.2016
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/5637 Esas 2016/2143 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :..........Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalılar ... ve........ vekilince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 23.02.2016 Salı günü davacı vekili Av. ........., davalı.......... vekili Av........... ve davalı ......... Vekili Av. ........... geldiler. Diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili asıl davada, müvekkili şirkete sigortalı .........."nin........"nde faaliyet gösteren tesislerinin bir kısmında, kiracı olarak bulunan sigortalı........"nin tesislerinin bulunduğu bölgede 14/10/2010 tarihinde sel meydana geldiğini, caddenin sonundaki dere yatağının önünün yol ve toprakla engellenmesi ve yeterli ıslahının yapılmaması sonucu derenin buradan taşarak işyerlerine zarar verdiğini, sel sonrası meydana gelen toplam 226.330,00 TL hasar bedelinin müvekkili tarafından sigortalısına 02.10.2010 tarihinde ödediğini, bu zararın meydana gelmesinde davalıların %100 kusurlu olduğunu ileri sürerek, 226.330,00 TL tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, birleştirilen
dosyada ise; aynı olay nedeni ile sigortalısına ödediği (......Teknik) emtia, makine, makine tesisat, bina, demirtaş hasarları ve kurtarma masraflarından oluşan 99.949,49 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilleri ayrı ayrı sundukları cevap dilekçelerinde, davada idari yargının görevli olduğunu, olayın afet niteliğinde olduğunu, sel olayının gerçekleştiği alanda müvekkillerinin yetki ve sorumluluklarının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü ile 203.697,00 TL ve 74.503,61 TL"nin (her ikisinin de ödeme tarihi olan) 02.12.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, tüm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı...... vekili ve davalı ......... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, işyeri sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına ödeme yapan davacı sigorta şirketinin, zararın oluşumunda kusurları olduğunu iddia ettiği davalılardan ödediği bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Bir kamu hizmeti görmekle yükümlü davalı idareye (...), sorumluluk bölgesinde olan yol, dere yatağı gibi alanlarda gerekli düzenlemeleri yapmayarak kusurlu hizmeti nedeniyle davaya konu zarar sebep olduğu iddiasıyla husumet yöneltilmiş olup, hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden idare aleyhine tam yargı davasının idari yargı yerinde açılması gereklidir. Esasen, 2918 sayılı Yasa’nın hukuki sorumluluğa ilişkin 85 ve onu
izleyen maddelerinde araç işleteninin sorumluluğu düzenlenmiş olup, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur.
Bu nedenle karşısında davalı idare vekilinin bu yöndeki görev itirazının kabulü gerekirken, işin esasına girilerek sonuçlandırılması doğru olmamış ve kararın açıklanan nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Sorumluluk hukukunun amacı, zarar görenin uğramış olduğu gerçek zararı gidermek, kaybolan bir değeri yerine, nitelik veya nicelikçe benzer bir değeri koymaktır. Bu nedenle mahkemece davacının gerçek zararı belirlenerek hüküm altına alınmalıdır.
Zarar miktarı konusunda hükme esas alınan 04.06.2013 tarihli kök, 25.11.2013 tarihli ek raporlarda, ekspertiz raporunda emtia hasarı, makine tesisat hasarı, demirbaş hasarı ve kurtarma masrafları için belirlenen birim fiyatları ve dava dosyasında bulunan fatura bedelllerinin piyasa rayiçlerinde olduğu, ancak belirtilen adet/metrekare miktarları mahkemenin takdirinde olduğu ifadelerine yer verilmiş, başkaca bir tespitte bulunulmamıştır. Hükme esas alınan rapor yetersiz olduğu kadar denetime elverişli de değildir.
O halde mahkemece yapılacak iş, davacının sigortalısının iştigal ettiği işle ilgili en az bir bilirkişi de eklenmek suretiyle oluşturulacak bilirkişi heyetinden, sigortalının tüm ticari defter ve kayıtları da incelenmek suretiyle sigortalının sel olayı neticesinde uğradığı gerçek zararın tespiti yönünde ayrıntılı, gerekçeli, denetime açık ve hükme esas almaya elverişli bir rapor aldırılarak sonucuna göre karar vermek iken, eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı Buski vekili ve davalı ........ Müdürlüğü vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı........ vekili ve davalı....... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.350,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak
duruşmada vekille temsil olunan davalılar ... ve ......."ne verilmesine, duruşmada vekille temsil olunmayan davalı ... yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, aşağıda dökümü yazılı 4,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 23.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.