Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki 35734 m2 lik taşınmaza davalının yapılanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savurımuştur.
Dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararın temyizi üzerine Dairece" ... paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi davasında harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi" gerekçesi ile bozulmuş olup, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davalının kullanımı dışında kalan kısımların davacı tarafından ekonomik olarak kullanıp değerlendirmesi olanaklı olmadığından, davacının taşınmazın kullanımından men edildiği ancak, davalının taşınmazın tamamında payı bulunduğu gerekçeleri ile elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, yıkım isteminin reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı ve davalı vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi raporu okundu düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşül üp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, yıkım isteminin reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 248 ada 6 parsel sayılı taşınmazın 26.3.1999 da şuyulandırma ile oluştuğu ve tarafların taşınmazda paydaş bulundukları anlaşılmaktadır. Yapılan uygulama sonucu, taraflar arasında harici ya da fiili paylaşım olmadığı, davalı şirketin bina, otopark, havuz v.b. şekilde yapılanmak suretiyle davacının yararlanmasını kısıtladığı görülmektedir.
Noksanın tamamlanması suretiyle getirtilen evraklardan, çekişmeli 248 ada 6 parsel sayılı taşınmazın 14.2.2006 da yeniden imar uygulamasına tabi tutularak 418 ada 9,11 ve 15 nolu imar parselleri olarak ifraz gördüğü 9 nolu ifraz parselinin davalı adına, 11 ve 15 nolu ifraz parsellerinin ise davacı Hazine ve üçüncü kişi adlarına kayıtlandığı anlaşılmıştır. Bu durumda yeni oluşan mülkiyet durumuna göre davanın çözümlenmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
Ne varki, mahkemece, sonradan yapılan imar uygulaması ile oluşan mülkiyet durumu değerlendirilmemiş, davalı tarafından elatılan bölümlerin hangi imar parseli içinde kaldığı keşfen belirlenmemiştir.Hal böyle olunca, yukarıda açıklandığı üzere mahkemece yeni oluşan imar parselleri ve mülkiyet durumu gözetilmek ve değerlendirilmek suretiyle davalının elattığı çekişmeli yerlerin hangi parseller içinde kaldığının keşfen saptanması sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetli değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,1604 .2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.