8. Hukuk Dairesi 2011/7166 E. , 2012/3852 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı
... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair ...Aile Mahkemesinden verilen 23.06.2011 gün ve 1207/745 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı dava dilekçesinde, 1984 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde arsa olarak alınan ve bilahare üzerine ev yapılan 1371 parselin alınmasına ve üzerine bina yapılmasına çalışmalarından elde ettiği kişisel gelir ve birikimleriyle katkıda bulunduğunu, ancak; davalı adına yazıldığını açıklayarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 20.000 TL alacağın davalı taraftan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın yersiz açıldığını, taşınmazın müvekkilinin yıllarca bakıcılık ve ev temizliğine gitmek suretiyle elde ettiği gelir ve birikimlerle alındığını, davacının gelirlerini özel zevk ve eğlencelerine harcadığını, taşınmazın alınmasına ya da evin inşaasına katkıda bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazın edinilmesine davacının katkısı olmadığı, davalının gelirleri ve kardeşlerinin yaptığı yardımlarla alındığı ve kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; 743 sayılı MK.nun 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde, evlilik birliği içerisinde edinilen taşınmazın alımına davacının katkıda bulunduğu iddiasına dayalı katkı payı alacağına ilişkindir. Taraflar, 19.08.1984 tarihinde evlenmiş, 2008 yılında açılan davanın boşanmayla sonuçlanması üzerine 09.11.2009 tarihinde kesinleşen hükümle boşanmışlardır. Dava konusu 1371 parsel 28.06.1995 tarihinde pay satışı yoluyla davalı ... Özayyıldız adına tescil edilmiş, aynı dönem içerisinde üzerine bina yapılmıştır.
Dava konusu taşınmaz, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde alındığına ve üzerine bina yapıldığına göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Mahkemece kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir. Dosyadaki belge ve açıklamalara göre, davacının 1990-1998 yılları arasında market ve benzeri yerlerde sigortalı olarak çalışmak suretiyle gelir elde ettiği, daha sonraki dönemlerde ise, kırtasiye dükkanı işlettiği, davalının ise 1995-2011 yılları arasında sigortalı olarak bakıcılık ve temizlik işlerinde çalışarak gelir elde ettiği, binanın yapılması sırasında müşterek çocuklarının gelirlerinin katılması ile arsa üzerine binanın yapıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar bir kısım davalı tanıkları davacının eğlenceye düşkün olduğunu bildirmişlerse de, davacının gelirinin tamamını bu yönde harcadığının kabulü hayatın olağan akışına uygun bulunmamaktadır. O halde; mahkemece, tarafların çalışma ve gelirlerine ilişkin kayıt ve belgelerin bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmesi, davacının bir dönem kırtasiye dükkanı işlettiği bildirildiğinden bu hususun ilgili yerlerden araştırılarak belirlenmesi, müşterek çocukların gelirleriyle taşınmazın alınmasına katkıda bulunduğunun belirlenmesi halinde aksi ileri sürülmediğine göre müşterek çocukların yapmış olduğu katkının taraflara yapılan bağış niteliğinde olduğunun kabulü, davalı tanıklarınca annesi tarafından banka kanalıyla davalıya para gönderildiği bildirilmiş olduğundan bu husus üzerinde durulması, iddia ve savunmalar dikkate alınarak tarafların her birinin ayrı ayrı taşınmazın alındığı ve üzerine bina yapıldığı tarihe kadar ki toplam gelirinden tarafların sosyal statüleri ile konumlarına göre yapabilecekleri kişisel harcamaları ile kocanın 743 sayılı TKM’nin 152. maddesi uyarınca evi geçindirme yükümlülüğü sonucu yapması gereken harcamalar çıktıktan sonra yapabilecekleri tasarruf miktarının belirlenmesi, konunun uzmanı bilirkişiden denetime açık rapor alınmak suretiyle dava konusu taşınmazın alınmasına tarafların çalışmaları karşılığında elde ettikleri gelirlerle sağlayabilecekleri katkı miktarının ayrı ayrı saptanması, daha sonra toplam tasarruf miktarı karşısında davacı eşin katkı oranının bulunması, bulunan bu oranın taşınmazın dava tarihindeki değeri ile çarpılarak varsa davacının katkı payı alacağının tespit edilmesi ve davacı taraf dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmış olduğundan davacı tarafa yemin teklif etme hakkı bulunduğunun hatırlatılması, ondan sonra uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu yönler üzerinde gereği gibi durulmadan açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 07.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.