17. Hukuk Dairesi 2015/14862 E. , 2016/2417 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :..........Asliye Hukuk Mahkemesi
(Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkiline zorunlu trafik sigortası ile sigortalı aracın karıştığı kaza sonucu, dava dışı üçüncü kişilere maluliyetleri nedeniyle toplam 293.686,00 TL tazminat ödendiğini, sigortalı araçta istiap haddinden fazla yolcu taşındığı ve aracın frenleri arızalı iken yola devam edilmesi nedeniyle ağır kusurun olduğu iddiasıyla, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 29.000 TL"nin 30/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan rücuen tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla HMK"nun 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava zorunlu trafik sigortasından kaynaklanan sigortacı ve sigortalı arasındaki rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Davacı ......, sigortaladığı aracın karıştığı kaza sonucu dava dışı 3. kişilere maluliyetleri nedeniyle toplam 293.686,00 TL tazminat ödediği, sigortalı aracın istiap haddinden fazla yolcu taşıdığı ve ağır kusurlu olduğu iddiasıyla fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 29.000 TL"nin sigortalısından rücuen tahsilini talep etmiştir. Dava niteliği itibariyle belirsiz alacak davasıdır.
Bilindiği üzere; İsviçre ve Alman Hukukunda yer alan “belirsiz alacak davası”, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Hukukumuza kazandırılmıştır.
6100 sayılı HMK."nun "Belirsiz alacak ve tespit davası" başlığı altındaki 107/1. maddesinde “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.”; aynı maddenin 2. fıkrasında ise “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
Belirsiz alacak davasında davacı, alacağını dava açtığı sırada belirleyememektedir. Ancak dava sırasında alacağın tespiti, yani belirlenebilir hale gelmesi üzerine yeni bir dava açmasına gerek kalmaksızın, aynı davada alacağının tamamını talep edebilmektedir. Başlangıçta belirsiz olan alacak en geç ispat aşamasında; delillerin toplanması ya da bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da hakimin takdiri ile belirlenebilir hale gelmektedir. Talep sonucu belirlendikten sonra belirsiz alacak davası eda davasına dönüşmekte ve eda davasından bir farkı kalmamaktadır.
Tam veya kısmi olmasına bakılmaksızın her eda davasının temelinde bir külli tespit unsuru vardır. Başka deyimle eda hükmünde tertip olunan her durumun arkasında sorumluluk saptamasını içeren bir zorunlu ön tespit kabulü mevcuttur.” denilmiştir.
Her ne kadar davacı dava dilekçesinde talep sonucunu açık bir şekilde yazmak zorunda ise de, bu talebini dava açarken tam olarak belirleyemediği hallerde davacının bu durumda zarar görmemesi ve hak arama hürriyetinin olumsuz etkilenmemesi gerekir. (Prof.Dr.Hakan Pekcanıtez, Belirsiz Alacak Davası, Ankara-2011 baskı, sayfa 33)
Bu çerçevede; eğer talep sonucunun belirlenebilmesi için tazminat bilirkişi incelemesi gerekiyorsa, hakimin takdiri söz konusuysa belirsiz alacak davası açılabilecektir.
Bu durumda, maluliyete ilişkin ödemenin tahsili için açılan rücuen tazminat davaları belirsiz alacak davası olarak açılabilir.
Somut olaya geldiğimizde;
Davacı zorunlu trafik sigortacısının talebi; sigortaladığı aracın karıştığı kaza sonucu dava dışı 3. kişilere maluliyetleri nedeniyle toplam 293.686,00 TL tazminat ödediği, sigortalı aracın istiap haddinden fazla yolcu taşıdığı ve ağır kusurlu olduğu iddiasıyla fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ödediği miktarın 29.000 TL"sinin davalıdan tahsiline ilişkindir.
Eldeki dava niteliği itibariyle belirsiz alacak davasıdır. ZOrunlu trafik sigorta sözleşmesine dayalı rücuen tazminat davalarında sigortacı azami poliçe limitine kadar gerçek zararın tazmininden sorumlu olup, davanın taraflarının ya da hakimin davanın başında gerçek zararı hesap etmesi mümkün değildir. Yani alacak belirlenebilir değildir. Davacının gerçek zararı, tazminat bilirkişi raporu ile belirlenebilir. Bu durumda, davacının kısmi dava açmakta hukuki yararının olduğunun kabulü ile, işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 29.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.