
Esas No: 2020/15682
Karar No: 2020/20257
Karar Tarihi: 24.12.2020
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2020/15682 Esas 2020/20257 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
1) Mağdur hakkında ... Devlet Hastanesinin 04.03.2016 tarih ve 2781 protokol no"lu ortopedi uzmanı tarafından verilen raporunda ""... Ulna kırığı, hayati fonksiyonlara etkisi ortadır. Basit tıbbi müdahale ile iyileşmez. Hayati tehlikesi yoktur. Kati hekim raporudur."" şeklinde tespitte bulunulduğu, düzenlenen raporda tespit edilen mevcut kırığın hayati fonksiyonlara etki derecesinin sayısal olarak belirtilmediği ve raporun Adli Tıp kriterlerine uygun olmayıp, hükme esas alınacak yeterlilikte bulunmadığı anlaşılmakla; mahkeme tarafından mağdurun tüm tedavi belgeleri ve raporları, varsa grafileri en yakın Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğüne gönderilerek, 5237 sayılı TCK"nin 86 ve 87. maddelerinde belirtilen ölçütlere göre yaralanmasının niteliği konusunda duraksamaya yer vermeyecek ve mağdurda meydana gelen kemik kırığının hayati fonksiyonlara etki derecesi hususunda denetime elverişli olacak nitelikteki raporu alınarak neticesine göre sanığın hukuki durumunun tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2) Tarafların, olayın çıkış sebebini ve gelişimini farklı şekilde anlattıkları anlaşılmakla, mahkemece öncelikle olayın başlangıç ve gelişimi üzerinde durulması, duruşmada dinlenmeyen tanık Bülent Kümbetlioğlu"nun da dinlenilerek, ilk haksız hareketin kimden geldiğinin tespiti yoluna gidilmesi, bunun mümkün olmaması durumunda ise Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarihli, 2002/4-238 Esas ve 367 Karar sayılı kararı ile bu kararla uyumlu Dairemizin yerleşmiş ve süreklilik gösteren içtihatlarında kabul edildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediği hallerde, şüpheli kalan bu halin sanık lehine değerlendirilmesiyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin asgari oranda (¼) uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışmasız bırakılması,
3) Suç tarihi itibariyle hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel bir sabıkasının bulunmadığı anlaşılan sanığın, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 3.2.2009 gün, 2009/11-250 Esas, 2009/13 Karar sayılı kararı uyarınca, 5271 sayılı CMK"nin 231. maddesi hükümleri hatırlatılarak uygulanmasını hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını isteyip istemediği sorulmadan, sanık hakkında CMK"nin 231. maddesinde öngörülen nesnel, öznel koşulların bulunup bulunmadığı ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceği tartışılmadan yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
4) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK’un 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, 24.12.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.