Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1982
Karar No: 2011/2924
Karar Tarihi: 21.03.2011

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2011/1982 Esas 2011/2924 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2011/1982 E.  ,  2011/2924 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : Silifke 2. Asliye (Hakem Sıf.) Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... Genel Müdürlüğü vekili Avukat ... tarafından, davalı ... Genel Müdürlüğü ve ... aleyhine 03/09/2004 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; mahkemenin görevsizliğine dair verilen 07/10/2010 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, maddi tazminat istemine ilişkin olup yerel mahkemece, davaya hakem sıfatı ile bakılmıştır.
    Bir uyuşmazlığın 3533 sayılı “Umumi Mülhak ve Hususi Bütçelerle İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı Devlete veya Belediye veya Hususi İdarelere Ait Daire veya Müesseseler Arasındaki İhtilafların Tahkim Yolu ile Halli hakkındaki Kanun” çerçevesinde çözümlenebilmesi için, aynı Yasa"nın 1. maddesi gereğince uyuşmazlığın genel, katma ve özel bütçelerle idare edilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı devlete veya belediye veya özel idarelere ait olan daire ve müesseseler arasında çıkmış olması ve adli yargının görev alanı içerisinde bulunması gerekir. Aksi takdirde, davaya anılan Yasa gereğince zorunlu hakem olarak bakılamaz.
    Dava konusu olayda, davacının 3533 sayılı Yasa kapsamında ve uyuşmazlığın da adli yargının görev alanı içerisinde olduğu konusunda kuşku ve duraksama yoktur. Sorun, davalının da 3533 sayılı Yasa kapsamında bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Davalı ...’ın, sermayesinin tamamı devlete ait olan ve tekel niteliğindeki mallar ile temel mal ve hizmet üretmek ve pazarlamak üzere kurulan bir kamu kuruluşu olduğu tartışmasızdır. Kuruluşun yasal dayanağı ise 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’dir. Diğer yandan, hizmetin gereği gibi ve kolaylıkla yürütülebilmesi için TEDAŞ’a bağlı müesseseler de oluşturulmuştur. Müesseselerin, ayrı tüzel kişilikleri vardır. Anılan kararnamenin 4/2. maddesinde, TEDAŞ’ın bu Kanun Hükmünde Kararname ile saklı tutulan hususlar dışında özel hukuk hükümlerine tabi olacağı açıkça belirtilmiştir. Bu durum, bağlı müesseseler için de aynıdır. Yasanın açık düzenlemesinden, davalı kamu kurumunun, kamu hizmeti niteliğindeki çalışmalarını özel hukuk kuralları altında yapacağı anlaşılmaktadır.
    Diğer yandan, Türk Ticaret Yasası"nın 18. maddesinde kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları belirtilmiş; aynı Yasa"nın 12/11. maddesinde ise, su, gaz, elektrik dağıtım, telefon, radyo ile haberleşme ve yayın yapma gibi işlerle uğraşan müesseselerin, ticarethane sayılacakları düzenlenmiştir.
    28 Mart 1945 tarih ve 1/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde: “Devlet İktisadi Teşekkülleri özel hukuk prensiplerine tabi olmak üzere kurulmuş müesseselerdir. Bu müesseselerin hukuk hayatında görülen sair teşekküllerden farkının sermayelerinin devlete ait olması ve bazı yönetim organlarının tayin usullerinde mevcut hususiyetten ibarettir. Gerçi bu teşekküllerin görecekleri vazifelerden bir kısmı devletin ekonomik politikasıyla ilgilidir. Ancak bu keyfiyet, İktisadi Devlet Teşekküllerine kamu hukuku müessesesi vasfı vermeyip sadece kurucusunun devlet oluşundan ve kuruluşunun bir kanuna dayanmakta bulunmasından ileri gelmektedir” denilerek bu kuruluşların özel hukuk tüzel kişisi oldukları belirtilmiştir.
    Uygulamada da, Kamu İktisadi Teşebbüsü olmamakla birlikte Belediye, Vilayet gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan ve kuruluş kanunları uyarınca hususi hukuk hükümleri dairesinde yönetilecekleri açıklanan, aslında Kamu İktisadi Kuruluşu gibi tekel niteliğinde mal ve hizmet üreten ve kendilerini meydana getiren Belediye, Vilayet ve kamu tüzel kişileri tacir sayılmadığı halde, kendileri Türk Ticaret Yasası"nın 18/1. maddesi kapsamına giren birer tacir sayılan müesseselerin kendi aralarında ve üçüncü şahıslarla olan ilişkilerinden doğan uyuşmazlıkların zorunlu tahkime tabi olmayıp, adli yargıda görüleceği benimsenmektedir.(Bu kurumlara örnek olarak; 205 sayılı Kanun ile kurulan Ordu Yardımlaşma Kurumu; 2560 sayılı Kuruluş Kanunu ile oluşturulan İSKİ, ASKİ, İZSU müesseseleri gösterilebilir.)
    Bu açıklamalar ışığında, davalının bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yaptığı; ancak, çalışmalarının özel hukuk hükümlerine bağlı bulunduğu ve tacir sıfatını taşıdığı benimsenmelidir. Bu nedenle de, olayda 3533 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Önemle belirtilmelidir ki; mecburi tahkim, istisnai bir yoldur ve bu nedenle de aralarındaki uyuşmazlıkların bu yolla çözüleceği kurumlar özel bir kanunla, tahdidi (sınırlayıcı) bir biçimde gösterilmiştir. Kanunun sınırlayıcı yöntemle belirlediği bir kapsamın yorum yoluyla genişletilmesi ve bu meyanda, herhangi bir kurumun, salt sermayesinin devlete veya belediye veya özel idarelere ait olması ve bazı yönetim organlarının tayin usullerinin özellik arz etmesi gibi unsurlar göz önünde tutularak Kanun kapsamına dahil edilmesine çalışılması, en başta yorum ilkelerine ters düşer. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun, 19.10.2005 gün ve 2005/3-560;2005/587 sayılı Kararı.)
    Açıklanan nedenler karşısında, davaya 3533 sayılı Yasa hükümleri uyarınca ve hakem sıfatı ile bakılamaz. Mahkemenin hakem sıfatı ile görevli bulunmaması karşısında ise, kararın temyiz yeteneği bulunduğu kabul edilmiştir.
    Diğer yandan, dava ve ıslah dilekçelerinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmuş olup; dava konusunun değeri itibariyle de, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’nın 427. maddesinde ön görülen kesinlik sınırının söz konusu olmadığı belirtilmelidir.
    Açıklanan nedenlerle, davanın genel hükümler uyarınca görülmesi ve çözüme bağlanması gerekir. Karar, bu nedenle yerinde bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/03/2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY YAZISI

    Temyize konu karar 3533 Sayılı kanun gereğince hakem tarafından verilen bir karardır.
    3533 Sayılı Kanun"un 6. maddesine göre hakem tarafından verilen kararların temyiz edilebilme niteliği olmayıp, aynı kanunun 6/2. maddesi gereğince sadece 30 gün içinde kararı veren hakeme itiraz edilmesi mümkündür.
    Verilen dilekçe, temyiz dilekçesi mahiyetinde verilmiş olsa dahi bu dilekçe itiraz dilekçesi olarak kabul edilerek gerekli inceleme hakemce yapılıp bir karar verilmesi gerekir. Bu şekilde verilecek karar aynı yasanın 6/3. maddesine göre kesindir. Kesin olarak hakem tarafından verilen bu kararlar hiç bir gerekçe ile (kamu düzeni gerekçesi ile de olsa dahi) temyiz edilemez. Sadece HUMK"nun 427/5. maddesi gereğince yazılı emir yolu ile kanun yararına temyiz edilebilir.
    Şu halde;
    1-Verilen dilekçe itiraz dilekçesi olarak görülmeyip hakem tarafından dosyanın Yargıtay"a gönderilmesi halinde, Yargıtay ilgi dairesinin temyiz incelemesi yapmayıp dilekçe üzerine bir karar verilmek üzere dosyanın ilgili hakeme gönderilmek üzere geri çevirme kararı vermesi gerekir.
    2-Verilen dilekçe hakem tarafından itiraz dilekçesi olarak kabul edilip, itiraz konusunda kesin olarak karar verilmesi üzerine bu kararın temyiz edilmesi halinde ise, Yargıtay ilgili dairesinin, kararının kesin olması, HUMK"nun 427/5. maddesi gereğince kesin olarak verilen kararların sadece yazılı emir yolu ile kanun yararına temyiz edilmesinin mümkün olmasına karşılık temyiz isteminin kanun yararına bozma olmaması nazara alınarak temyiz dilekçesinin reddine karar vermesi gerekir.
    Açıkladığım nedenlerle sayın çoğunluğun görüşlerine katılmıyorum. 21/03/2011










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi