Taraflar arasında görülen davada;
Davacı,miras bırakanın mal kaçırmak amacıyla 15 parça taşınmazı hibe suretiyle,10 parça taşınmazı ise satış yoluyla davalılara temlik ettiğini,kendisinin ve kız kardeşinin mirastan mahrum edildiğini ileri sürüp muvazaa nedeniyle tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline,olmadığı taktirde tenkisine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar,davacının miras bırakanı öldürmeye teşebbüs suçundan yargılanıp mahkum olduğunu,bu olaydan sonra murisin düzenlediği vasiyet ile davacıyı mirasından men ettiğini,davacının dava açma ehliyetinin bu nedenle olmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece,davacının murisi öldürmeye teşebbüsten yargılanıp mahkum olduğu,miras bırakanın vasiyet düzenleyerek davacıyı mirastan ıskat ettiği,ıskatın geçerliliğini koruduğu,mal kaçırma iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar,davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakanın çekişme konusu 112, 127, 133, 134, 137, 140, 141, 143 ve 145 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/2"şer paylarını 4.11.2004 tarihli akitle satış yoluyla; 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 128, 129, 131, 136 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/2"şer payların ise hibe suretiyle davalılar M.Ali, H. M., R., M.ve B.e, aynı gün bir sonraki yevmiyeli işlemle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Davacı, anılan bu temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.
Somut olayda, davacının Diyarbakır 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 1988/137 esas sayılı dosyası ile, miras bırakan H."i ve diğer şahısları öldürmek, adam öldürmeye tam teşebbüs suçlarından yargılanıp, 7.6.1990 tarih, 1990/102 karar sayılı ilamı ile maktül Ş.ı öldürmek ve miras bırakanın da aralarında yer aldığı 4 kişiyi yaralamak suçundan mahkum olduğu ve kararın bu şekliyle kesinleştiği görülmektedir. M.18.9.1998 tarihinde düzenlediği vasiyetname ile davacıya anılan yargı kararını gerekçe göstererek mirasından ıskat ettiğini açıklamıştır Ancak, davacı dosya içerisinde bulunan Bismil Sulh Hukuk Mahkemesinin 13.12.2005 tarih, 2005/614 esas, 2005/641 karar sayılı mirasçılık belgesi ile muris H. O.ın mirasçısı olarak gösterilmiştir. 4721 Sayılı Türk Medeni Yasasının 510 ve devamı hükümleri uyarınca ıskat edilen mirasçının miras bırakanın terekesinden hak elde etme olanağı yoksa da anılan veraset belgesinde davacı halen müris H. mirasçısı olarak yer almaktadır.
Hal böyle olunca, davalılara davacının davada aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespitinin davanın neticesine etkili bulunduğu gözetilerek yukarıda belirtilen gerekçelerle hasımlı açılacak davada davacının mirasçı olarak gösterildiği mirasçılık belgesinin vasiyet tarihi ile davacının mirasçılıktan çıkartıldığı da öne sürülmek suretiyle iptali ile yeni mirasçılık durumunu belgeleyen kararın alınması için önel verilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.5.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.