Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, paydaşı olduğu 155 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 5 ve 7 nolu dükkanları davalının müşterek maliklerden olan A...A. ile yapmış olduğu satış vaadi sözleşmesi uyarınca işgal ettiğini ileri sürerek, el atmanın önlenmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı, davaya konu dükkanları taşınmazda paydaş olan A.A’dan satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isetğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 155 ada 2 parsel sayılı taşınmazda davacı ve dava dışı kişilerin paydaş olduğu taşınmaz üzerinde 30 adet dükkan bulunduğu, Göle Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.5.2002 tarih, 2001/100 Esas ve 2002/109 sayılı kararı ile dükkanların dava dışı paydaş A.A.a ait olduğunun tespitine karar verildiği, anılan davada davacının da taraf olduğu, çekişmeli 2 adet dükkanın paydaş A.. tarafından davalıya haricen satıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanununun 693/2. maddesi hükmü gereğince her paydaşın diğer paydaşları temsilen taşınmaza yönelik elatmanın önlenmesini istemeye hakkı vardır. Göle Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.5.2002 tarih 2001/100 Esas, 2002/109 sayılı kararı taşınmaz üzerindeki dükkan niteliğindeki muhdesatın dava dışı A.tarafından inşaa edildiği ve bu muhdesatın ona aidiyetine ilişkin bir ilam olup zemininin mülkiyetini belirleyici bir etkisi yoktur. Esasen, paydaşlar arasında sulh hukuk mahkemesinin 2003/141 esas sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesine ilişkin bir davanın görülmekte olduğu da anlaşılmaktadır. Diğer yandan, paydaşlar arasında özel parselasyon ya da fiili kullanma biçimi yönünden bir iddia veya kabul de sözkonusu değildir.
Hal böyle olunca; davalının Türk Medeni Kanununun 683.maddesi hükmü uyarınca taşınmazlarda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek kayda üstünlük tanınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 9.6.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.