
Esas No: 2017/12943
Karar No: 2017/12297
Karar Tarihi: 20.09.2017
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/12943 Esas 2017/12297 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; tarafların 2008 yılında evlendiğini, eşler arasındaki uyumsuzluğun evlilikten kısa bir süre sonra ortaya çıktığını, davalının davacıya karşı alaycı aşağılayıcı tutum sergileyip küfür ve hakaretlerde bulunduğunu, davalının son olayda gece yarısı alkollü olarak eve gelip nedensizce bağırmaya başladığını ve davacıyı evden kovduğunu, davalının düğünde takılan 95 adet çeyrek altını davacıdan zorla alarak annesine verdiğini, davacı bu altınları geri istediğinde ise davalının altınları annesine verdiğini, annesinin de paraya çevirerek harcadığını beyan ettiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 95 adet çeyrek altının aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmadığı takdirde bedeli olan 14.535,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; dava dilekçesinde belirtilen altınların davacıda durduğunu, davacının altınları satarak annesi adına gözlük dükkanı açtığını, sair ziynetleri de yanında alıp götürdüğünü, geride ziynet bırakmadığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; mevcut geçimsizlik hali varken kadının ziynetleri erkeğin ailesine vermiş olduğu yönündeki iddianın gerçekçi bulunmadığı, davacının takılan ziynetlerin nevi"ini ve bu ziynetlerin elinden zorla alındığını ispata yönelik yeterli delil ibraz edemediği gerekçesiyle, ispat olunamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Davacı tanığı ... beyanında; "ablası olan davacıya düğünde takılan altınların balayı öncesi kayınvalidesinin talebi üzerine ona emanet edildiğini", davacı tanığı Atalay Pirinççioğlu beyanında; "davacının ziynetlerinin alınıp verilmediğini, davalının eniştesi Metin"in bir tartışmada ziynetlere ben kefilim sana verilecek dediğini, ziynetler verilmeyince aradıklarını, beni "bir daha aramayın, beni dinlemiyorlar" diye söylediğini", davacı tanığı ... beyanında; "ziynetler için de davalının eniştesinin "takılar benim yedieminimde" dediğini" ifade etmiştir. Davalı tanıklarının ise ziynetler konusunda görgüye dayalı bilgileri bulunmamaktadır.
Mahkemece, davacı kadın tarafından davaya konu ziynet eşyalarının davalı kocada kaldığının ispat edildiği gözetilerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.