8. Hukuk Dairesi 2012/3578 E. , 2012/4406 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Hınıs Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 25.05.2011 gün ve 68/142 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı dava dilekçesinde, Karaçoban ilçesi, Kopal köyü sınırlarında bulunan 123 ada 29 parsel sayılı taşınmazın 1957 yılında Toprak Tevzi Komisyonunca babası ... ...’a verildiğini, o tarihten bu yana... ailesinin nizasız, fasılasız olarak kullandığını, Hazinenin taşınmaz üzerinde hiçbir hakkının olmadığını, mirasçılar arasında yapılan rızai taksim sonucu taşınmazın kendi hissesine düştüğünü, kadastro çalışmaları sırasında mahalli bilirkişilerin hatalı beyanları sonucu Hazine adına tespitinin yapıldığını açıklayarak davaya konu taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davacı 15.07.2009 tarihli oturumda, ada numarasını sehven 123 ada olarak bildirdiğini, davaya konu taşınmazın ada numarasının fen bilirkişisi raporunda açıklandığı üzere 183 olduğunu beyan ederek, ada numarasını düzeltmiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, yargılama oturumunda davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davaya konu taşınmazın 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun uygulanması dolayısıyla 9 nolu toprak tevzi komisyonu tarafından çalışmalar sonucu oluşturulan, 10.11.1957 tarihli tapu kaydına göre, dava konusu taşınmazın 103 sıra, cilt 10, sayfa 32 ve 77 sıra no ile 20 ada 1 parsel sayılı taşınmaz olarak orta kıraç tarla olarak Hazine adına tapuya tescil edildiğini, bu tescilin neticesinde oluşan 23.10.1957 karar tarih ve 182 Karar nolu arazi dağıtım cetveline göre, dava konusu yerin 5 pafta 20 ada 8 parsel sayılı taşınmaz olarak davacının murisi ... ...’a verildiği, arazi dağıtım cetvelinin Valilik tarafından onanarak kesinleştiği, ancak davacının murisi adına tapuya kayıt ve tescil edilmediği, keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre, tevzi komisyonu kararından itibaren davacının miras bırakanı ... ... ve onun ölümüyle mirasçılarının aralarında yapmış oldukları taksim sonucu davacılar tarafından uzun yıllardır kullanıldığı benimsenerek 3402 sayılı Kadastro Kanununun 46. maddesinde ön görülen iki yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması sebebiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal nedenine dayalı olarak TMK. nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 46. maddelerine göre açılan mülkiyetin aktarılmasına yönelik tapu iptali ve tescil davasıdır.
Davaya konu 183 ada 29 parsel sayılı taşınmazın 16.4.2006 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında, davaya konu taşınmazla birlikte 183 ada 1 ila 46 parsel sayılı taşınmazların bir bütün halinde 12.11.1957 tarih ve 103 sıra nolu tapu kaydı ile Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu, bu tapu kaydının dayanağı olan 4753 sayılı Yasa gereğince Toprak Tevzi Komisyonunun haritası olan 5 nolu paftanın zemine uygulamasının yapıldığı, zemine uyduğu, tevzih paftasında 20 ada 1 parsel olarak gösterildiği, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 46. maddesinin 4. bendinde belirtilen iki yıllık hak düşürücü süre içinde işgalciler tarafından dava açılmadığı ve aynı yasanın 18. maddesine istinaden Maliye Hazinesi adına tespit edildiği, tespitin 20.6.2006 tarihinde kesinleşmesi üzerine, aynı tarihte Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt edildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişiler ve tanık beyanları ile temyiz aşamasında geri çevirme yoluyla getirtilip dosyaya eklenen Erzurum İl Özel İdaresi İmar ve İnşaat İşleri Daire Başkanlığının 4.4.2012 tarihli cevabı yazısına göre, davaya konu taşınmazın 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun uygulamaları sırasında 9 nolu Toprak Tevzi Komisyonu tarafından yapılan çalışmalar sonucunda oluşturulan 10.11.1957 tarihli tapu kaydına göre, orta kıraç tarla vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tescil edildiği, bu tescilin neticesinde oluşan 23.10.1957 karar tarih, 182 Karar nolu arazi dağıtma cetveline göre, dava konusu yerin pafta no 5, ada no 20 ve parsel no 8 sayılı taşınmaz olarak davacının murisi ... ...’a verildiği, arazi dağıtım cetvelinin 23.10.1957 tarihinde Valilik tarafından onaylanarak kesinleştiği, Karayazı Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.08.1958 tarih ve 1958/201 Esas, 1958/11 Karar sayılı ihtiyati tedbir kararı nedeniyle dağıtılan arazinin cetvellerinin tapuya sevk edilmediği, bilahare durumun Bakanlığa iletilmesi üzerine 17.2.1975 tarih ve 1747 sayılı emirleriyle dağıtım yoluyla topraklandırılan ve gerekse iskan hakkı bulunanların durumlarının incelenerek dağıtım cetvelinde yapılacak ıslahları takiben eşhas adına tesciline sevkinin istenilmiş bulunduğundan cihetle bir işlem yapılmadığı, taşınmazın geriye alınmasına dair herhangi bir kayda rastlanılmadığı, Tapu Sicil Müdürlüğüne Toprak Tevzi Komisyonunca temlik cetvelleri gönderilmediği için tapuların verilmediği, taşınmazın 1957 yılından bu yana davacının murisi ... ... ve mirasçıları arasında yapılan taksim sonucu davacının nizasız, fasılasız malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 46/4. maddesindeki iki yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği kabul edilerek süre yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç doğru olmamıştır. Şöyle ki, anılan yasa maddesine göre, “ilgililerin, daha önce kadastrosu yapılan yerlerden bu maddeye dayanan talep ve dava hakkı, bu kanunun yürürlüğe girmesi tarihinden itibaren iki yıl geçmekle düşer”. Dava konusu olayda kadastro tespiti Kadastro Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra 16.04.2006 tarihinde yapılmıştır. Bu nedenle anılan hak düşürücü sürenin dava konusu olayda uygulanma olanağı yoktur. Burada uygulanacak hak düşürücü süre tutanağın kesinleşme tarihi olan 20.6.2006 tarihinden itibaren işlemeye başlayan Kadastro Kanununun 12. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süredir. Tutanağın kesinleşmesi tarihinden, dava tarihine kadar da bu 10 yıllık hak düşürücü süre dolmamıştır. Kadastro Kanununun 46/2. maddesine göre, Hazine adına tescil edilmiş taşınmaz mallardan iskan suretiyle veya toprak tevzi suretiyle verilen yerler
(işlemleri tamamlanmamış olsa dahi) başka bir şart aranmaksızın, hak sahipleri adına tespit ve tescil olunur. TMK. nun 705/2. maddesine göre, miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleriyle kanunda öngörülen diğer hallerde mülkiyet tescilden önce kazanılır. Dava konusu olayda, dosya kapsamına ve mahkemenin kabulüne göre de, davaya konu taşınmazın Toprak Tevzi Komisyonunca davacının murisi olan ... oğlu ... ...’a verildiği, 23.10.1957 tarihinde Erzurum Valiliği tarafından arazi dağıtım cetvelinin onaylanarak kesinleştiği hususunda duraksama yoktur. Anılan yasanın 46/2. maddesine göre, Hazine adına tescil edilmiş olan davaya konu taşınmazın iskan suretiyle davacının murisi ...’e verildiği, dağıtılan arazi cetvellerinin Erzurum Valiliğince onanarak kesinleştiği, ...’in ölümüyle mirasçıları arasında yapılan rızai taksim sonucunda davacının payına isabet ettiği, TMK. nun 705. maddesine göre, taşınmazın mülkiyetinin tescil harici olarak davacının murisine geçtiği, 1957 yılından bu yana taşınmaza davacı ile murisinin malik sıfatıyla zilyet olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, hatalı sonuca varılarak davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 17.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.