4. Hukuk Dairesi 2018/3713 E. , 2020/2260 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 02/05/2017 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırı nedeni ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28/12/2017 günlü karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 26/04/2018 günlü ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi kararının Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, cinsel taciz, hakaret ve tehdit nedeni ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara ilişkin olarak davacının istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; tarafların aynı üniversitede farklı bölümlerde yardımcı doçent doktor kadrosunda çalışan öğretim üyeleri olup, davalının müvekkiline bir sosyal paylaşım sitesinin mesajlaşma uygulamasından çeşitli tarihlerde yaklaşık 134.000 adet mesaj gönderdiğini, bu mesajların farkedilmesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu, şikayetten sonra da bir müddet mesajlara devam edildiğini, mesaj içeriklerinin cinsel içerikli olup hakaret ve tehdit unsurlarını da barındırdığını, davalının eyleminin müvekkilinin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu belirterek uğranılan manevi zararın davalıdan tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, müvekkilinin evlenme niyeti ile hareket ettiğini, davalının mesajları okumadığı düşüncesi ile yazıp gönderdiğini, paylaşım sitesindeki engelin kalkması üzerine tüm mesajların aynı anda davacıya ulaştığını, davalı hakında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olup, bu kararın hukuk hakimi için bağlayıcı nitelikte olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davalının davacıyı cinsel olarak taciz ettiği, mesaj içeriğindeki söz ve davalının eylemlerin davacının yaşam güvenliğini ve dolayısıyla ruh bütünlüğünü bozacağı, güven içinde yaşama duygusunu zayıflatacağı, toplum içerisinde güvenli ve onurlu yaşama olgusunu zayıflatarak giderek ortadan kaldıracağı ve kişilik değerlerinde olumsuz sonuçlar yaratacağı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 15.000 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
Davacı vekilince kullanılan ifadelerin ağırlığı, taarfların konumu, davalının dava konusu eylemleri nedeni ile işine son verildiği, ceza yargılaması ile eylemlerin sabit olduğunun tespit edildiği, hükmedilen manevi tazminat miktarının yeterli olmadığı, davanın tam kabulünün gerektiği gerekçesi ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf incelemesi yapan Ankara Bölge Adliye Mahkemesince; olay tarihi, olayın oluş şekli ve gelişim biçimi ve tarafların sosoyal ekonomik durumları gözetildiğinde, hükmedilen manevi tazminatın uygun olduğu gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK m. 58 hükmüne göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olayda; tarafların konumu, kullanılan ifadelerin ağırlığı ve mesaj sayısının 134.000 adet olduğu gözetildiğinde davacı taraf yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı azdır. Mahkemece daha üst seviyede manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiş, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/06/2020 gününde oybirliği ile karar verildi.