4. Hukuk Dairesi 2010/753 E. , 2011/3574 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 24/06/2005 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 07/10/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, idari yargı kararının uygulanmaması nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem reddedilmiş; davacının temyizi üzerine Dairemizce; benzer nitelikte olmayan kararlara yollama yapılarak davanın reddedilmiş olması doğru görülmediğinden karar bozulmuş; yerel mahkemece bozmaya uyulduktan sonra bilirkişi raporuna göre istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, taraflarca temyiz olunmuştur.
Davacı, dava dışı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan kiraladığı işyerlerinin bulunduğu taşınmazın, imar planı değişikliği yapılarak pazar yerine dönüştürülmesine ilişkin belediye meclis kararının iptal edilip onanmasına rağmen davalı belediye başkanının idari yargı kararını uygulamayarak, dükkan ve çay ocağını kendisine geri vermemesi nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararının ödetilmesini istemiştir.
Davalı ise, tahliyenin mahkeme kararları yerine getirilip gerçekleştirildiğini, hukuka aykırı işlem bulunmadığını ileri sürerek istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Yerel mahkemece, idari yargı kararı değerlendirilmeden, davacının işyerleri yönünden yoksun kaldığı kar nedeniyle uğradığı maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden; davacının 1985 ve 1987 yıllarında dava dışı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan 2 ve 21 nolu dükkanları 1’er yıllık kira sözleşmesi ile kiraladığı, davacının kiraladığı yerlerin mülkiyetini 12.04.2000 günü devralan Keçiören Belediye Başkanlığı"nın sözleşmenin uzatılmayacağını davacıya 27.04.2000 gününde bildirdiği ve 13.10.2000 günlü dilekçeyle ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açtığı, tahliye davasının kabul edilip Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 26.06.2001 ve 01.10.2001 günlü kararları ile onanarak kesinleştiği; Keçiören Belediye Başkanlığı Fen İşleri Müdürlüğü"nün 25.07.2008 günlü yazısında, tahliye kararı gereğince mülkiyeti belediyeye ait olan dükkanların kiracılar tarafından terk edilip enkaz ve harabe halinde gelmesi nedeniyle Belediye Meclis Kararı ve imar planı gereğince yıkılarak enkazının kaldırıldığı; 11.12.2000 günlü Keçiören Belediye yolun pazar alanına katılmasına karar verildiği; davacının 1/1000 ölçekli imar planı değişikliğine ilişkin 11.12.2000 günlü Belediye Meclisi Kararı"nın iptali istemiyle Ankara 4. İdare Mahkemesi"nde açtığı davada verilen 31.12.2002 gün ve 2001/276-2002/1645 sayılı kararda, davacısı dava dışı dernek, davalısı ve dava konusu davacının açtığı dava ile aynı olan başka bir davada Ankara 5. İdare Mahkemesi"nin 27.12.2002 gün ve 2001/281-2002/1822 sayılı kararı ile dava konusu edilen imar planı değişikliğine ilişkin Meclis kararının iptal edildiği gerekçesiyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği; Ankara 5. İdare Mahkemesince verilen 27.12.2002 günlü iptal kararının Danıştay 6. Dairesi"nin 13.12.2004 günlü kararı ile onandığı ve 05.03.2005"te kesinleştiği; davacının bu gerekçelerle, davalının başkanı olduğu Keçiören Belediye Başkanlığı"na 25.04.2005 günlü dilekçe ile başvurarak dükkan ve çay bahçesinin teslimini istediği; işyerlerinin teslim edilmemesi üzerine idare mahkemesi kararının uygulanmadığını belirterek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın 138. maddesi gereğince " Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası"nın 28/1 ve 4. maddeleri gereğince de "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez." "Mahkeme kararlarının (otuz) gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgili, idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir." Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 24.09.1979 gün ve 7/2 sayılı kararı gereğince ise yargı kararını yerine getirmeyen kamu görevlilerinin hukuki sorumluluğu bulunmaktadır.
Dava konusu olayda idari yargı kararının uygulanmadığı tartışmasızdır. Ancak, yukarıda açıklanan gelişmeler karşısında davacıya ait dükkanların mahkeme kararı ile tahliyesi ve yıkım tarihlerinde uygulanması gereken bir idare mahkemesi kararı yoktur. Davacı, kiracısı olduğu dükkanlardan onanarak kesinleşen mahkeme kararı gereğince tahliye edilmiştir. Tahliye ve yıkımdan çok sonra verilen idari yargı kararı ile tahliyenin dayanağı olan 1/1000 ölçekli imar planı değişikliğinin iptaline karar verilmiştir.
Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, idari yargı kararını hukuki imkansızlık nedeniyle uygulayamayan davalının sorumluluğu bulunmadığı sonucuna varılıp istemin tümden reddedilmesi gerekirken, dosya içeriğine uymayan gerekçeyle istemin bir bölümünün kabul edilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; bozma nedenine göre davacının tüm, davalının öteki temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 04/04/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.