8. Hukuk Dairesi 2019/1114 E. , 2019/2714 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : ... 9. İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda ... 9. İcra Hukuk Mahkemesi hükmüne karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması sonunda ... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiş, bu kez davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı alacaklı 01/09/2013 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 15.08.2016 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile eksik ödenen kira alacağı 68.980,00 TL"nin tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı borçluya 17.08.2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu vekili 19.08.2016 tarihli itiraz dilekçesinde; müvekkilinin alacaklı görünene ödenmemiş kira borcu bulunmadığını bildirerek borca, faize ve ferilerine itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, her ne kadar borçlunun cevap dilekçesinde ve yargılama aşamasındaki beyanlarında taraflar arasında 15.07.2014 başlangıç tarihli yeni bir sözleşme imzalandığını, bu yeni sözleşmeye göre ödenmeyen kira bedelinin bulunmadığını ileri sürmüş ise de, borçlunun takip dosyasındaki itiraz dilekçesinde ileri sürmediği bu hususları yargılama aşamasında ileri sürmesinin mümkün olmadığı, borçlunun itiraz sebepleri ile bağlı olduğu, bilirkişi raporunun içerik ve sonuç itibari ile yeterli ve inandırıcı bulunduğu, bu nedenle borçlunun icra takibine yaptığı itirazın kaldırılmasına, bununla birlikte ödeme emrinin 17.08.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 02.09.2016 tarihinde açıldığı göz önüne alındığında tahliye için temerrüt koşullarının oluşmaması nedeniyle tahliye talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, ödemelerin ikinci sözleşmeye göre yapıldığı savunulmuş ise de, daha düşük bedelli ikinci sözleşmede önceki sözleşmenin iptal edildiğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, bu durumda daha düşük bedelli ikinci sözleşmenin yapılmış olmasının önceki sözleşmeyi ortadan kaldırmayacağı, bilirkişi raporu ve dosyada mevcut ödeme belgelerine göre ilk sözleşme hükümleri dikkate alınarak hesap yapılıp alacağın tespitinde ve ödeme emri tebliğinden itibaren 30 gün dolmadan dava açılmış olması nedeniyle tahliye isteminin reddine karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı, ne var ki davalı yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirmesine rağmen ve tahliye isteminin reddine karar verildiği halde davalı lehine vekalet ücreti verilmemesi doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının kaldırılmasına, davacının tahliye talebinin reddine, davacı ve davalı taraf lehine 660,00 TL vekalet ücreti takdirine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemlerine ilişkindir.
Davacı alacaklı takip talebi ile 13/07/2016 tarih ve 19408 yevmiye nolu ihtarnameye dayanmış ve 01/09/2013 başlangıç tarihli 5 yıl süreli kira sözleşmesini takip talebine eklemiş olup, takip talebi ile eksik ödenen 68.980,00 TL"nin tahsilini ve kiralananın tahliyesini talep etmiştir. Takibe ekli söz konusu kira sözleşmesi ile aylık kira bedeli 9.000,00 TL olarak kararlaştırılmıştır. Davalı borçlu itirazında yalnızca ödenmemiş kira borcu bulunmadığını ileri sürerek borca, faize ve ferilerine itiraz etmiştir. İİK"nin 269/2. maddesi hükmüne göre borçlu itirazında kira akdini ve varsa buna ait sözleşmedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse akdi ve kira ilişkisini kabul etmiş sayılır. İİK"nin 63. maddesine göre de davalı borçlu itiraz sebeplerini değiştiremez genişletemez. Davalı borçlu az önce değinildiği gibi itirazında kiracılık ilişkisini inkar etmeyip, borca itirazda bulunduğundan kira ilişkisinin ve borç miktarının kesinleştiğinin kabulü zorunludur. Davalı her ne kadar cevap dilekçesinde 15.07.2014 tarihli ve aylık 3.000,00 TL bedelli kira sözleşmesine dayanmış ise de, davalının itiraz dilekçesinde söz konusu kira sözleşmesini ileri sürmemiş olması karşısında, aylık kira bedelinin 9.000,00 TL olarak kararlaştırıldığı dayanak 01.09.2013 başlangıç tarihli kira sözleşmesi hükümlerine göre davanın sonuçlandırılmasında bir isabetsizlik yoktur. Ancak davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkili tarafından elden bir takım ödemeler yapıldığını bildirerek davanın reddini savunmuş ve buna dair adi yazılı ödeme makbuzlarını dosyaya sunmuştur. Ödeme belgesi borcu söndüren belge niteliğinde olduğundan, savunmanın genişletilmesi olarak değerlendirilemez. Yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir. Bu durumda mahkemece dosyada mevcut ödeme belgeleri üzerinde durularak ve davacının söz konusu ödemelere karşı beyanı da alındıktan sonra, yapılan ödemelerin takibe konu aylar kiralarına ilişkin olup olmadığı değerlendirilmek suretiyle ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenler ile davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK"nin 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK"nin 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.