Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden davalı idare adına olan 42 parsel sayılı taşınmazı imar ve ihya ederek faydalı hale getirdiğini ileri sürerek 7.500,00 YTL tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuş, karşı davasında ise kayden maliki bulunduğu çekişme konusu taşınmaza davalının haksız olarak işgal ettiğini belirtip elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının iyiniyetli olmadığı, kayden davalı adına olan çaplı taşınmaza elattığının keşfen belirlendiği gerekçeleri ile asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı (karşı davalı) vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, tazminat istemli olarak açılmış, karşı davada ise elatmanın önlenmesi ve yıkım istenmiştir.
Mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı (karşı davalı) tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı adına kayıtlı niza konusu 42 parsel sayılı taşınmazı imar ve ihya ederek faydalı hale getirdiğini ileri sürüp tazminat istekli eldeki davayı açmış, davalı Hazine ise karşı davasında, haksız olarak ağaç dikmek ve kullanmak suretiyle müdahale edildiğini belirtip elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiştir.
Dava konusu edilen 42 parsel sayılı taşınmaz, davalı (karşı davacı) Hazine adına kayıtlı olup, davacının kayda dayalı hiçbir hakkı bulunmadığı gibi, TMK nun 722 v.d. maddelerinin uygulanma imkanı da bulunmadığından davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Davacının (karşı davalı) temyiz itirazlarına gelince; davalı Hazine, kayden maliki bulunduğu çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım istemini karşı dava olarak ileri sürmüştür.
Bilindiği gibi, karşı davanın esasa cevap süresi içinde açılması halinde asıl dava ile birlikte dinlenme olanağı vardır. Dava dilekçesi davalı Hazineye 30.10.2006 tarihinde tebliğ edilmiş, 9.11.2006 tarihinde davaya yanıt verilmiş, ancak karşı dava ise 7.11.2007 tarihinde açılmıştır. Bu durumda, karşı davadan değil bağımsız bir davadan bahsetmek gerekir.
Hal böyle olunca, karşı davanın asıl davadan ayrılarak bağımsız dava olarak görülmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru değildir.
Davacının (karşı davalı) bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlere hasren HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.