
Esas No: 2008/9493
Karar No: 2008/11765
Karar Tarihi: 13.11.2008
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2008/9493 Esas 2008/11765 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KARAİSALI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/06/2004
NUMARASI : 2003/358-2004/200
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı,davalıların mirasbırakanı adına tespit ve tescil edilen 105 ada 27 ve 29 ,114 ada 9 ve 115 ada 15 parsel sayılı taşınmazların R.Va.i kapsamında kaldıklarını ve bizzat vakfedildiklerini, zilyetlikle iktisap edilemiyeceklerini ileri sürüp tapu iptali ile Ramazanoğlu Vakfı veya Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tescil isteğinde bulunmuştur.
Bir kısım davalılar, çekişmeli taşınmazların vakfiye sınırları içerisinde kalmalarının yeterli olmayıp ayrıca vakfedilmiş olmaları da gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların vakfiyenin 413 nolu ilk sayfasında içinde kalan taşınmazların " arz mezraları, ağaçları ile" vakfedildiğinin belirtilmesi ile vakfa ait olacağı, R.Vakfı sınırları içerisinde kaldıkları ve zilyetlikle iktisap edilemiyecekleri gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 105 ada 27, 114 ada 9 ve 115 ada 15 parsel sayılı taşınmazların zilyetliğe dayalı olarak senetsizden davalıların mirasbırakanı O.D. adına tespit ve 31.12.1993 tarihinde tescil edildikleri, dava konusu 105 ada 29 sayılı parselin ise 7.11.1995 tarihinde hükmen adı geçen adına kayıtlı olduğu görülmektedir.
Davacı, çekişmeli taşınmazların kısaca R. Vakfiyesi denilen 945 tarihli R. Halil Beyoğlu Piri M.Paşa Vakfiyesi kapsamında kaldıklarını ve bizzat vakfedildiklerini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Mahkemece, yerinde yapılan uygulama sonucu alınan teknik bilirkişi raporunda " çekişmeli taşınmazların davacının dayandığı vakfiye sınırları içerisinde kaldığı,vakfiye tercümesinin ilk sayfasında " bütün arazi ile" denilerek bizzat vakfedildiklerinin bildirildiği görülmektedir. Ne var ki, anılan raporun hükme elverişli olduğu söylenemez.
Bilindiği üzere; bir taşınmazın vakıf malı olduğunun kabul edilebilmesi için vakfın genel sınırları içerisinde kalmasının yeterli olmayıp,vakfedilen mallar arasında bulunup bulunmadığının ayrıca saptanması gerektiği kuşkusuzdur.
Ancak,hükme esas alınan bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazların münhasıran vakıf senedinde ,vakfiyede ve vakıf defterlerinde yer alıp almadıkları konusunda yeterli ve açık bir bilgi ve belirleme bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, yukarıda değinildiği gibi gerekli araştırma,inceleme ve uygulama yapılmak suretiyle dava konusu taşınmazların vakfedilen mallar arasında bulunup bulunmadıklarının kuşkuya yer bırakmaycak şekilde saptanması,ayrıca çekişmeli 29 parsel sayılı taşınmazın tesciline esas olan hükmen tescil ilamının getirtilerek değerlendirilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K."nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.