Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, mülkiyeti şirkete ait olan ev niteliğindeki taşınmazı Mart 2004 tarihinden bu yana davalının işgal ettiğini, ihtarlara rağmen taşınmazı boşaltmadığı gibi ecrimisil bedeli de ödemediğini ileri sürüp elatmanın önlenmesine ve 10.800-YTL. ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın, Dairece;" 3 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu, anılan yerde davacının paydaş bulunduğu, davalının kayıtla ilgisi olmadığı, buna karşın taşınmazda inşa edilen binadaki çekişmeli bölümün davalının işgalinde olduğu anlaşılmaktadır.Yapıda kat irtifakı kurulmuştur.Çekişmeli bölüm irtifaklandırılan alanlardan değildir.Bu niteliği ile taşınmazın ortak alanlarından sayılır.Taşınmazda paydaş olan davacının bu yer bakımından payından kaynaklanan mülkiyet hakkına dayalı olarak hak talebinde bulunması olanaklıdır.Hal böyle olunca, kayıtla ilgisi olmayan davalının çekişmeli yere elatmasının önlenmesine ve ecrimisile karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle davanın reddedilmiş olması doğru değildir. "gerekçesiyle bozulması üzerine, bozmaya uyularak bu kez ecrimisil istemli davanın kısmen kabulüne, elatmanın önlenmesi davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Hükmüne uyulan Daire bozma ilamında uyuşmazlığın niteliği vurgulanmak suretiyle izlenmesi gereken yol açıkça belli edilmiş ve Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra, davacının çekişmeli taşınmazdaki payını satması nedeni ile elatmanın önlenmesi isteği yönünden, davanın konusu kalmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteğinin ise kabulüne karar verilmiştir.
Dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş HUMK’ nun l86.maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir.
Kendiliğinden (resen) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre, mahkemece diğer yana seçimlik hakkı hatırlatılarak davaya hangi kişi hakkında devam edeceği sorulmalı, sonucuna göre işlem yapılmalıdır.
Somut olaya gelince; dava konusu taşınmaz el değiştirdiği halde Mahkemece bu yön üzerinde durulmaksızın ve HUMK 186 madde uyarınca işlem yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Tarafların temyiz itirazları yerindedir kabulü ile hükmün, açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,17.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.