17. Hukuk Dairesi 2014/11545 E. , 2016/3231 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :.......Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar ..., ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ..."ın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı ..... plakalı aracı 21.12.2009 tarihinde yeğeni davalı ..."a,...."in 16.2.2010 tarihinde borçlunun oğlu davalı ..."a, onun da 19.1.2011 tarihinde davalı ..."a sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ..., ... ve ... vekili borçlu hakkındaki takibin kesinleşmediğini,aciz belgesi sunulmadığını, dava konusu aracın 25.12.2009 tarihinde dava dışı ..."a, .... tarafından davalı ..."e, ....... tarafından ....."ya, ..... tarafından dava dışı ...."e, ... tarafından da davalı ..."e satıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., dava konusu aracı iyiniyetle 35.000 TL bedelle dava dışı ....."dan aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre davalılar....."in borçlunun yeğeni, davalı ..."nın borçlunun oğlu olduğu, davalı ..."in 23.11.2011 tarihli beyanı doğrultusunda davalı borçlunun mal kaçırma amacıyla hareket ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne 19.1.2011 tarihinde davalı ..."a satışı yapılan ...... plakalı aracın satışının iptaline aracın ... adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar ..., ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Somut olayda, davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 2010/168 sayılı takip dosyası yönünden davalı ..."nin kefil olduğu 9.5.2008 tarihli kredi sözleşmesi ile doğduğu, borçlu hakkındaki takibin 24.12.2011 tahinde kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, iptali istenen tasarrufların ise takip konusu alacak sonra 21.12.2009, 16.2.2010 ve 19.1.2011 tarihlerinde yapıldığı, davanın süresinde açıldığı anlaşılmakla birlikte davalı borçlu hakkında düzenlenmiş geçici veya kati aciz belgesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davacı banka yönünden 5411 Sayılı Bankacılık Yasanın geçici 13 maddesi gereğince aciz belgesi sunma zorunluluğu bulunmadığı belirtilmiş ise de anılan Yasa maddesinin 26.12.2003 tarihinden önce verilen kredi alacaklarına ilişkin olduğu oysa somut olayda borcun 9.5.2008 tarihli kredi sözleşmesi ile doğduğu anlaşıldığından öncelikle davacı vekiline davalı borçlu ... hakkında düzenlenmiş geçici veya kati aciz belgesi sunması için uygun bir süre verilmesi, sunulmadığı takdirde davanın önşart yokluğundan reddine, sunulması halinde ise 21.12.2009 tarihli tasarrufun İİK"nun 278,279,280.maddeler, 16.2.2010 tarihli tasarrufun 280. ve 283/2 madde gereğince, 19.1.2011 tarihli tasarrufun İİK 280/1 madde gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Kabule göre de davalı 4.kişi ..."ın kötüniyetli olduğu davacı tarafından ispatlanmadığı halde hakkındaki davanın kabulü isabetli görülmediği gibi kurulan
hükmün İİK"nun 283/1 maddesine aykırı olarak tescil şeklinde olması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar ..., ..., ... ve ... vekillerin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yerolmadığına, 15.3.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.