
Esas No: 2008/10341
Karar No: 2008/12334
Karar Tarihi: 26.11.2008
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2008/10341 Esas 2008/12334 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SİVAS 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/06/2008
NUMARASI : 2007/272-2008/145
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı İdare, Kızılırmak Taşkın Koruma İnşaatı projesi kapsamında koruma tesisleri ve seddeler inşaa edildiğini, 88 parsel maliki davalının Yapı Mahallesinde bulunan seddeye beton direk dikmek ve tel çekmek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiştir.
Davalı, seddeye herhangi bir müdahalesi bulunmadığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının diktiği direkler ve çektiği teller kadastral parsel sınırının yer yer dışına taşmış ise de; taşılan kısmın koruma projesi kapsamında kalmadığı, davacının bu kısım bakımından taraf sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Davacı İdare, davalının Kızılırmak Taşkın Koruma Projesi kapsamında kalan yere beton direk dikip tel çektiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Gerçekten de, davalının, maliki bulunduğu 88 sayılı parselin etrafına diktiği beton direkler ve çektirdiği tellerin taşınmazının dışına 508 m2. taştığı keşfen sabit olmakla birlikte, bu kısmın koruma projesi kapsamı dışında olduğu bilirkişiler tarafından bildirilmiştir.
Mahkemece, taşılan kısmın koruma projesi kapsamında kalmadığı, davacı İdarenin bu kısım hakkında dava açmakta aktif husumeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ne varki; mahkemenin hükme yeterli bir soruşturma yaptığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Bilindiği üzere, 4373 Sayılı T.S.Ve Su Baskınlarına Karşı Koruma Kanunu’nda ve 6200 Sayılı Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat Ve Vazifeleri Hakkındaki Kanun’da, davacı İdarenin su taşkınları ve baskınlarının önlenmesi ve bunlara karşı korunulması bakımından sahip olduğu görev ve yetkiler belirlenmiştir. Anılan yasaların içerdikleri hükümler dikkate alındığında, davacının eldeki davayı açmak için aktif dava ehliyetine sahip olduğu kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, çekişmeli kısmın, yukarıda değinilen yasa hükümleri çerçevesinde yapılacak çalışmaların ve hazırlanan projelerin sağlıklı biçimde gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan alanlardan sayılıp sayılamayacağının araştırılması, gerektiğinde yeniden keşfe gidilip bilirkişilerden bu yönde ayrıntılı rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalının müdahale ettiği yerin salt proje kapsamı dışında kaldığından bahisle davanın reddedilmesi isabetsizdir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.