
Esas No: 2010/6593
Karar No: 2010/7447
Karar Tarihi: 29.06.2010
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/6593 Esas 2010/7447 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 19.06.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 18.10.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapuda pay iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davalı savunma yapmamıştır.
Mahkemece kesin mehile uyulmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir.
Bilindiği gibi süreler, kanun tarafından tespit edildiği gibi (kanuni süreler) hakim tarafından da tayin edilir.(HUMK m.159) Kanuni süreler, (örneğin cevap süresi, temyiz süresi gibi) kesindir ve hakim tarafından bu süreler kısaltılıp uzatılamaz. Ancak, hakimin tayin ettiği süreler kesin değildir. Yargılama hukukunda egemen olan ilkelerden usul ekonomisi ilkesi gereğince, hakim bir davayı, makul süre içinde ve en az giderle sonuçlandırmak zorunda olduğundan bazen taraflara yapacakları işlemlerin mahiyeti gereği kesin süre verebilir. (HUMK m.163/3)
Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin
süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;1-Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
2-Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
3-Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
4-Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
Eldeki davada; davacıya tapu kayıtlarının, taşınmaz çapının ve taşınmaza ilişkin imar işlem dosyasının ilgili kurumlardan getirtilmesi için 12.6.2007 günlü oturumda kesin süre verilmiştir. Bu oturumdan bir önceki 22.2.2007 günlü oturumda bu yolda müzekkerelerin yazımı karar altına alınmış ise de kesin sürenin verildiği oturumda yapılması gereken iş ve işlemler ile davacılar vekilinin yatırması gereken masraf açıkça belirtilmemiştir.
Yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmeden verilen kesin süreye uyulmadığından bahisle davanın reddi doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 29.06.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.