8. Hukuk Dairesi 2018/8827 E. , 2019/2840 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili, davalı ..."in, 652 numaralı bağımsız bölüm üzerinde haksız işgalin önlenmesi ve ecrimisil talepli davasına karşı dava olarak açtığı davada, evlilik birliği içerisinde edinilen 879 parselde kayıtlı 652 numaralı bağımsız bölüme katkısı sebebiyle 1/2 oranda tapu kaydının iptali ile adına tesciline, bunun mümkün bulunmaması halinde değerinin belirlenerek yarı oranındaki miktarının faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiş, dava değerini 30.000 TL olarak göstermiş, 16.03.2016 tarihinde talebini 33.600 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı ... vekili, davalının 1992 yılında Bingöl"de sınıf öğretmeni olarak çalışmaya başladığını, davalının da bu sırada İstanbul"da ... Gazetesinde çalıştığını, 1993 yılında davaya konu taşınmazın beş yıllık kooperatif hissesini 145.000 TL"ye, ziynet, dolar ve annesine ait altınları bozdurarak aldığını, 1995 yılına kadar kooperatif taksit ödemelerinin devam ettiğini, davayı kabul etmediğini açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı kadın tarafından açılan haksız işgalin önlenmesi ve ecrimisil talepli dava dosyası üzerinden, ecrimisil ve haksız işgalin önlenmesi davasının kabulüne, davacı erkeğin bu dosyada karşı davası olan mal rejiminin tasfiyesine yönelik taleplerinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, erkeğin vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 2010/5909 Esas, 2011/2973 Karar, sayılı ilamı ile mahkemenin ecrimisil talebiyle ilgili vermiş olduğu karar onanmış, erkeğin açtığı mal rejiminin tasfiyesine yönelik karar ise, bu davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyulmuş, mal rejimi ile ilgili davanın tefriki üzerine dosyanın gönderildiği Aile Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda, davacı erkeğin davasının reddine karar verilmiş, hüküm, süresi içinde davacı vekilince temyizi üzerine, Dairemizin 2013/13222 Esas, 2014/11548 Karar sayılı ilamı ile tapu iptali ve tescil isteğinin reddine dair hüküm mal rejiminin tasfiyesi ile ancak şahsi hak niteliğindeki alacak hakkı istenebileceğinden doğru ise de, dosya da bulunan SGK kayıtlarına göre işçi olarak çalışan ve düzenli bir geliri bulunan davacının evlilik birliği içinde edinilen ve davalı adına tescil edilen taşınmazda katkısı bulunduğunun gözönünde tutulmamış olmasının doğru olmadığı, Mahkemece, davaya konu taşınmazın alındığı tarihe kadarki davacı ve davalıya ait gelir belgeleri ile davacının emeklilik ikramiyesine ilişkin belgelerin bulunduğu yerden getirtilerek tarafların sosyal statüleri ile konumlarına göre yapabilecekleri kişisel harcamaları ile kocanın 743 sayılı TKM"nin 152. maddesi uyarınca evi geçindirme yükümlülüğü sonucu yapması gereken harcamalar çıktıktan sonra yapabilecekleri tasarruf miktarının belirlenmesi, konunun uzmanı bilirkişiden denetime açık rapor alınmak suretiyle dava konusu taşınmazın alınmasına tarafların çalışmaları karşılığında elde ettikleri gelirlerle sağlayabilecekleri katkı oranlarının ayrı ayrı saptanması, bilirkişi tarafından belirlenen katkı oranı ile taşınmazın dava tarihindeki değerinin çarpımı sonucu elde edilecek miktara davacının katkı payı alacağı olarak karar vermek gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulmuş, yapılan yargılama sonunda, davanın kabulü ile 33.600 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece, davacının bozmadan sonraki ıslahına göre, davanın kabulü ile 33.600 TL alacağa hükmedilmişse de; varılan sonuç dosya içeriğine uygun bulunmamaktadır. Şöyle ki; dava 1086 sayılı HUMK"un yürürlükte olduğu 02.10.2007 tarihinde açılmış olup söz konusu usul kanununda belirsiz alacak davası türü tanımlanmamıştır. Başka bir anlatımla, davanın açıldığı tarihte Türk Hukuk Sisteminde belirsiz alacak davası şeklinde bir dava türü bulunmamaktaydı. Davacı, dava değerini 30.000 TL olarak göstermiştir. Dairemizin bozma ilamından sonra 16.03.2016 tarihinde ıslah dilekçesi vererek talebini 33.600 TL"ye yükseltmiş, Mahkemece de arttırılan bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir. Az yukarıda açıklandığı üzere davanın açıldığı tarihte belirsiz alacak davası şeklinde bir dava türü bulunmadığı ve davacı vekili de dava değerini açıkça 30.000 TL olarak gösterdiği anlaşılmaktadır. 16.03.2016 tarihli ıslah dilekçesi, bozmadan sonra sunulmuştur. HMK"nin 177.maddesine göre ıslah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilirse de; 04.02.1948 tarihli ve 1944/10 Esas, 1948/3 Karar ile 06.05.2016 tarihli ve 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararları, bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağına ilişkindir. İçtihadı Birleştirme Kararları, adeta kanun hükmünde olup, ilke kararlarıdır ve benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar (Yarg. Kan. mad. 45/5). Durum böyle iken, mahkemece bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin az yukarıda açıklanan İçtihadı Birleştirme Kararı göz önüne alınmadan bozma sonrası yapılan ıslahla arttırılan miktarı da kapsar şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin, temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 Sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine ve 44,40 TL onama harcının temyiz harcına mahsubu ile artan 12,98 TL"nin davacıya iadesine 18.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.