3. Hukuk Dairesi 2017/14099 E. , 2017/13063 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davacı ile davalının 1994 yılında evlendiklerini, bu evlilikten iki tane müşterek çocuklarının olduğunu, evliliğin ilk iki yılında davalının sorumluluklarını yerine getirmesine rağmen sonrasında evi zaman zaman terk ettiğini, iki sene önce ise müşterek çocukları da yanına alarak evi tamamen terk ettiğini, nerede yaşadığını bilmediğini, yan eklem romatizması hastalığı sebebiyle çalışamadığını, geçim sıkıntısı içerisinde olduğunu belirterek aylık 500.-TL önlem nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının ekonomik durumunun kendisinden daha iyi olduğunu, müşterek çocukların halen yanında bulunduğunu, günübirlik işlerde çalıştığını, nafaka ödeyecek ekonomik gücü bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı ayrı yaşamakta haklılığını ispat edemediğinden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ayrı yaşamakta haklılık iddiasına dayalı davacı eş yönünden tedbir nafakası istemine ilişkindir.
4721 sayılı TMK.nun 195.maddesi uyarınca, Evlilik birliğinden ... yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.
Aynı yasanın, 197.maddesine göre de; Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Eşler, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılırlar. (TMK. md. 186/son).
Davalı koca tarafından, boşanma davası açılmakla, davacı kadın ayrı yaşama hakkını kazanır. Boşanma davasının reddinden sonra, davalı kocanın birlikte yaşama konusunda girişimde bulunmadığı sürece, davacının ayrı yaşamada haklı olduğunun kabulü zorunludur.
Somut olayda; nafaka davası devam ederken davalı koca tarafından davacı kadın aleyhine 09.05.2016 tarihinde şiddetli geçimsizliğe dayalı boşanma davası açılmış, 06.07.2017 tarihinde ise dosyanın takip edilmemesi üzerine işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Boşanma davasından sonra davalı koca tarafından evlilik birliğinin kurulması konusunda herhangi bir çaba sarfedilmemiş, davacı müşterek konuta dönmemiştir.Bu durumda, davacı kadın ayrı yaşamakta haklıdır.
O halde; ayrı yaşamakta haklı olan davacı kadın için, TMK.nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, boşanma davasının ikame edildiği tarihten itibaren uygun bir miktar tedbir nafakasına hükmolunması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddedilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.