17. Hukuk Dairesi 2015/14917 E. , 2016/3564 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkiline zorunlu trafik sigortalı davalı sigortalıya ait aracın dava dışı araca çarpması sonucu sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk ettiğini, savcılık aşamasında dava dışı araç sürücüsünün sigortalı aracın kendi aracına kasıtlı olarak çarptığını belirttiğini, sigortalı araç sürücüsünün de olayı doğruladığını, sigortalı araç sürücüsünün ağır kusurlu olduğunu, dava dışı araca 25.11.2013 tarihinde 4.970 TL hasar bedeli ödendiğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 4.970 TL"nin ödeme tarihinden işleyecek avans faiziyle davalıdan rücuen tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, kusur tespiti gerektiğini, hasar bedeli yönünden de bilirkişi incelemesi yapılarak yıpranma payının düşülmesi gerektiğini, müvekkiline ait araç sürücüsünün kasti bir hareketi veya ağır kusuru olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulüne, 4.970,00 TL tazminatın 25/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde,dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine vermek gerekmiştir.
2-Dava zorunlu trafik sigortacısı ile sigortalısı arasındaki rücu istemine ilişkindir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.a maddesinde, tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise, sigortacının sigortalısına rücu edebileceği hüküm altına alınmıştır. Daire’nin yerleşmiş uygulamalarına göre; Genel Şartların bu maddesinde “tam kusur” dan değil, “kasıt” veya “ağır kusur”"dan söz edilmekte olup, ağır kusur kavramının kasta yakın bir kusurun varlığını ifade ettiği kabul edilmektedir. İlgili maddede tam kusurdan değil kasıt veya ağır kusurdan söz edilmektedir.
Somut olay değerlendirildiğinde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalıya ait araç sürücüsünün Karayolları Trafik Kanunu"nun 47/d, 73, 81/a-b-c-d, Karayolları Trafik Yönetmeliği"nin 95/d, 145/e, 152/a-b-c-ç maddelerini ihlalden %100 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir. Ağır kusur kavramı bir özel hukuk kavramı olup, kasıtlı olmamakla beraber kasta yakın bir kusurun mevcudiyetini ifade eder. Dava konusu olayda ise sigortalı araç sürücüsü yeterince dikkatli ve tedbirli olmaması, trafiği tehlikeye düşürecek şekilde araç kullanması ve olay yerini terk etmesinden dolayı %100 kusurlu olmakla, ağır kusurlu olmadığının kabulü gerekir. Yine davalıya ait araç sürücüsünün ... Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 2013/81246 sayılı soruşturma dosyasındaki uzlaştırmacı raporunda hatasını kabul edip özür dilemesi ağır kusurlu olduğunu göstermez. Açıklanan nedenlerle olayda ağır kusur oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine verilmesi gerekirken, yazılı şekilde rücu şartının gerçekleştiği düşüncesiyle davanın kabulüne verilmesi doğru görülmediğinden bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 21/03/2016 gününde oybirliğiyle verildi.