
Esas No: 2007/245
Karar No: 2007/2067
Karar Tarihi: 01.3.2007
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/245 Esas 2007/2067 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BOLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2006
NUMARASI : 2004/436-294
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanın ..parsel sayılı taşınmazını davalı torunu S..ye ....ve ..sayılı parsellerdeki paylarını ise davalı oğlu D.."a 7.5.2004 tarihinde ve satış suretiyle temlik ettiğini, ancak yapılan işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptali, olmazsa tenkis isteğinde bulunmuşlardır.
Davalılar; miras bırakana, torunu davalı S..nin yaklaşık ..sene kendi evinde bizzat baktığını, son zamanlarında kanser hastalığının tedavi giderlerini birlikte karşıladıklarını, tüm bu harcamalar karşılığında dava konusu taşınmazların satıldığını, temlikin gerçek satış işlemi olup, satış bedelinin başlangıçta verilerek harcandığını, murisin başkaca birçok taşınmazlarının bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, muvazaa olgusu sabit görülerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... ..".. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Ne varki; uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Kısa kararda "... .. parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile bu taşınmazın 12 hisse kabul edilerek, 6/12 hissesinin davalı S... F.. adına, ... tapuda tesciline ..." ; gerekçeli kararda ise ".....parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile bu taşınmazın 12 hisse kabul edilerek 6/12 hissesinin davalı D.. F.. adına,... tapuda tesciline,...." şeklinde hüküm kurulmak suretiyle, kısa karara çelişkili olarak gereçekli karar yazılmıştır.
Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.3.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.