12. Ceza Dairesi 2015/11440 E. , 2016/10217 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Davacılar : 1- ..., 2- ..., 3- ...
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : ... için; 25.941,15 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine ... ve ... için; 26.476,95 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine
Davacılar vekilinin 10.10.2014 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacıların bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldıklarını, yapılan yargılama sonunda üzerlerine atılı suçtan beraatlerine hükmedildiğini belirterek CMK’nın 141. ve devamı maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin açılan davaların kısmen kabulü kararı, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Tazminat davalarının dayanağı olan Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 2014/220 Esas - 2014/233 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanıkların (davacıların) kasten öldürme suçundan, tutuklu kaldıkları, yapılan yargılama sonunda üzerlerine atılı suçtan beraatlerine hükmedildiği, hükümlerin temyiz edilmeksizin 10.07.2014 tarihinde kesinleştiği, tazminat davalarının 10.10.2014 tarihinde, CMK’nın 142/1. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla,
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davacılar vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacıların sosyal ve ekonomik durumları, üzerlerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmalarına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldıkları süre, faize hükmedilmemesi suretiyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacıların elde edeceği parasal değerler ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 1026 gün süreyle tutuklanan davacı ... ile 1046 gün süreyle tutuklanan davacılar ... ve ... için hükmedilen manevi tazminat miktarlarının bu ölçülere uymayıp az tayini,
2- Tutuklanmadan önce seyyar satıcı olarak çalıştıklarını iddia eden davacıların tutuklu kaldığı dönem içerisinde maddi zararlarını vergi kaydı, gelir vergisi beyannamesi gibi itibar edilebilecek bir belgeyle ispatlayamadıkları nazara alınıp, davacıların vasıfsız bir işçi gibi değerlendirilerek tutuklu kaldıkları dönemde 16 yaşından büyükler için geçerli net asgari ücret üzerinden kesinti yapmadan hesaplanacak, davacı ... için 24.994,42 TL’nin, davacılar ... ve ... için 25.530,30 TL’nin maddi zarar olarak ödenmesine karar verilmesi gerekirken, tutukluluk sürelerinin fazla hesaplanması sonucu maddi tazminatların yüksek belirlendiği bilirkişi raporu hükme esas alınarak maddi tazminatların fazla hesaplanması,
3- Davacılar yararına hükmedilen toplam tazminat miktarlarına göre karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nisbi vekalet ücreti yerine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi,
4- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden ve özellikle maliye hazinesinden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Sistemi üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
5- Gerekçeli karar başlığında, “Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat” olan dava adının “466 sayılı Yasaya göre tazminat” olarak yazılması,
Kanuna aykırı olup, davacılar vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 15.06.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.