17. Hukuk Dairesi 2010/144 E. , 2010/4338 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko sigortalı araçta meydana gelen 26.474 TL hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, davalı sürücünün olayda %100 oranında kusurlu olduğunu belirterek 26.474 TL"nin ödeme tarihinden işleyecek reeskont faizi ile davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekili müvekkili ..."nun aracın sürücüsü ve işleteni olmadığını, onun yönünden davanın husumetten reddinin gerektiğini, diğer müvekkili ..."e atfedilen kusur oranını kabul etmediğini, müvekkili seyir halindeyken arkasından gelen plakasını tesbit edemediği bir başka aracın sağ arka tampon kısmından çarpması sonucu müvekkilinin direksiyon hakimiyetini kaybettiğini davacı aracının aşırı hızlı olmasının da kazada etken olduğunu, hasar miktarının fahiş ve abartılı gösterildiğini, kazanın oluş şekli ile hasar arasında uygunluk olup olmadığı yönünden inceleme yaptırılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 26.473,92 TL tazminatın ödeme tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, TTK"nun 1301 maddesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.
HUMK.nun 275. maddesi hükmü uyarınca " mahkemece çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir." Olayda tarafların kusur durumları ve davacı şirkete sigortalı araçta davaya konu kaza nedeniyle meydana gelen hasar miktarının tesbiti yönünden uzmanlığı anlaşılmayan polis başmüfettişi bilirkişiden alınan raporun hükme asas alınması doğru değildir. Davalılar vekili 7.7.2008 tarihli delil listesinde keşif deliline dayanmış ve tanıklarının isimlerini bildirmiştir. Bu taleplerini 5.3.2009 tarihli oturumda ve bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde yinelemiştir. Tanıklarının dinlenmesinden vazgeçtiğine dair beyanının bulunmamasına göre mahkemece davalı tanıkları dinlenmeden ve bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden eksik inceleme sonucu hüküm kurulmasıda doğru görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece, davalı tanıklarının usulüne uygun şekilde dinlenerek, gerektiğinde mahallinde keşif yapılmalıdır. Daha sonra İTÜ ya da Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden seçilecek konusunda uzman makine mühendisi bilirkişi kurulundan kusur ve hasar yönünden tüm dosya kapsamı ve tarafların itirazları gözetilerek, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru değildir.
3-Kabule göre de; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması nedeniyle reddedilen miktar yönünde duruşmalarda kendilerini vekil ile temsil ettiren davalılar yararına vekalet ücretine karar verilmemesi de doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 6.5.2010 tarihinde oyblirliğiyle karar verildi.