
Esas No: 2016/2781
Karar No: 2017/13413
Karar Tarihi: 05.10.2017
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/2781 Esas 2017/13413 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 17.01.2007 tarihli sözleşme ile ... plakalı sayılı aracı 3.750 TL bedel ödeyerek davalıdan satın aldığını, sözleşme ile aracın 31.07.2006 tarihine kadar olan vergilerinin davacı tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ancak davalının 2004, 2005 ve 2006 yılı ilk dönemine ait motorlu taşıtlar vergilerini ödemediğini, ayrıca devir işlemlerini de tamamlamadığını, 2918 sayılı kanunun 20/d maddesi gereği satış sözleşmesinin resmi şekilde yapılmaması nedeni ile geçersiz olduğunu, bu nedenle satış bedelinin iadesi için davalıya ihtarname gönderildiğini, davalının satış bedelini iade etmediği gibi aracı da teslim almadığını ileri sürerek; satış bedeli olan 3.750 TL"nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davacının aracın devrini almaktan bahaneler ileri sürerek kaçındığını, ayrıca araca ait ödenmemiş vergi borcu da bulunmadığını, davacının geçersiz olduğunu ileri sürdüğü sözleşme uyarınca aldığı aracı 5-6 yıldır ticari amaçla kullandığını ve kar elde ettiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; 2918 sayılı yasanın 20/d maddesi uyarınca taraflar arasında yapılan satış sözleşmesinin resmi şekilde yapılmadığı için geçersiz olduğu, davacının aracı 31.07.2006 tarihinde teslim aldığı ve davanın açıldığı tarihe kadar fiilen kullandığı, aldırılan bilirkişi raporu ile aracın 2006 ve öncesine ait motorlu taşıt vergi borçlarının davalı tarafından ödendiği, aracın yaşı ve satış değeri ile davacının aracı kullandığı süre gözetildiğinde davacının hayatın olağan akışı içerisinde böyle bir davayı açmakla TMK"nun 2. maddesinde belirlenen iyiniyet kurallarına aykırı hareket ettiği ve bu aykırılığın hukuk tarafından korunamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 20/d maddesi uyarınca, trafikte tescilli aracın satışına dair 17.01.2007 tarihli sözleşme noter tarafından yapılmadığı için geçersizdir.
Esasen bu husus yerel mahkeme gerekçesinde de belirtilmiştir. Geçersiz sözleşmeler; taraflardan biri için hak, diğeri için borç doğurmaz. Bu nedenle, taraflar aldıklarını haksız iktisap hükümleri uyarınca karşılıklı olarak aynı anda iade etmekle yükümlüdürler.
Öte yandan, TMK"nun 2. maddesinde; hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesinde iyiniyet kurallarına uyma zorunluluğu ifade edilmiştir. Geçersiz sözleşmenin, yukarıda da açıklandığı üzere taraflar için hak veya borç doğurmadığı gözetildiğinde, olmayan bir hakkın kullanılması veya doğmayan bir borcun yerine getirilmesinden söz edilemeyeceği açıktır. Buna göre, davada TMK"nun 2. maddesinden hareketle sonuca gidilemez.
Hal böyle olunca, mahkemece; dava tarihinde, davaya konusu aracın halen davacı elinde ve kullanımında olması nedeniyle, aracın davalıya teslimine ve satış bedeli olan 3.750 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.