
Esas No: 2015/5532
Karar No: 2015/5532
Karar Tarihi: 11/10/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
HÜSEYİN KORKMAZ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2015/5532) |
|
Karar Tarihi: 11/10/2018 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan y. |
: |
Serdar
ÖZGÜLDÜR |
Üyeler |
: |
Serruh KALELİ |
|
|
Hicabi DURSUN |
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
Raportör Yrd. |
: |
Gizem Ceren
DEMİR KOŞAR |
Başvurucu |
: |
Hüseyin
KORKMAZ |
Vekili |
: |
Av. Ertuğrul
Gazi ALPEREN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, gözaltında darbedilme ve
anılan iddiaya ilişkin olarak etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedenleriyle
kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 26/3/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü sunmuştur.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim
Sistemi’nden (UYAP) elde edilen bilgilere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu, İstanbul Emniyet Müdürlüğünde görevliyken 2512/2013
tarihli olayla ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının (Savcılık)
2014/115949 numaralı soruşturma dosyası kapsamında Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs
suçundan 1/9/2014 tarihinde gözaltına alınmıştır.
10. Başvurucu, gözaltına alındıktan sonra doktor raporu
aldırılmak üzere hastaneye götürülürken kötü muameleye maruz kaldığını ileri
sürmüştür.
11. Başvurucunun 2/9/2014 tarihli adli muayene raporunda, ense
sağ tarafında ve boyun hareketlerinde hassasiyet tespit edilmiş olup
yaralanmanın yumuşak doku zedelenmesi olarak düşünüldüğü belirtilmiştir.
Raporda, anılan yumuşak doku zedelenmesinin basit tıbbi müdahale ile
giderilebilecek ölçüde, hafif nitelikte olduğu kanaati bildirilmiştir.
12. Hastane içinde iken polis memurlarının omuzla vurarak
kendisini darbettiklerini, "Bağırsana it."diyerek hakaret ve
tehdit ettiklerini belirten başvurucunun 5/9/2014 tarihinde yaptığı şikâyeti Savcılığın
2014/128522 numaralı soruşturmasına kaydedilmiştir. Aynı olayla ilgili olarak
başvurucunun 11/9/2014 tarihinde yaptığı ikinci şikâyeti ise Savcılığın
2014/121250 numaralı soruşturmasına kaydedilmiştir.
13. Her iki şikâyet 2014/121250 No.lu dosyada birleştirilmiş ve
3/11/2014 tarihinde, şüphelilerin üzerilerine atılı
kasten yaralama, tehdit, hakaret ve görevi kötüye kullanma suçlarını
işlediklerine dair şikâyetçinin mücerret iddiası dışında haklarında dava
açılmasını gerektirir nitelikte delil olmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer
olmadığına karar verilmiştir. Bu karara başvurucunun yaptığı itiraz, İstanbul
2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 5/12/2014 tarihli kararıyla kesin olarak
reddedilmiştir. Ret kararı 22/12/2014 tarihindebaşvurucu
vekiline tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucunun aynı olayla ilgili olarak 30/10/2014 tarihinde
Savcılığa yaptığı diğer bir şikâyet ise 24/12/2014 tarihinde kovuşturmaya yer
olmadığına dair kararla sonuçlanmıştır. Kararın gerekçesi şöyledir:
"Şikayetçi hakkında Haseki Eğitim ve
Araştırma Hastanesinin 02/09/2014 tarihli raporunda: Basit Tıbbi Müdahale ile
giderilebilecek ölçüde yumuşak doku yaralanması olduğu,
04/09/2014 tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumu ŞubeMüdürlüğü raporunda: "harici muayenesinde yeni
oluşmuş travmatiklezyon saptanmadığının"
bildirildiği,
Şikayetçi Hüseyin Korkmaz"ın olay tarihinde
Haseki hastanesine şüpheli emniyet görevlilerincedoktor
raporu için götürüldüğü, şikayetçinin hastane önünde bekleyen medya grubuna
dönerek "Hırsızdan korksaydık, polis olmazdık"diye
bağırdığı, keza çıkışta " Kral çıplak" diye bağırdığı, şüpheli
memurların şikayetçinin bu yönde bağırmasını engellemek ve araca bindirmek
amacıyla ağzını kapatmak istedikleri ve araca binmesini sağladıkları,
Konu ile ilgili 22/12/2014 tarihli Bilirkişi
Raporunda şüpheli emniyet görevlilerinin, "Kral çıplak" diye bağıran
şikayetçinin ağzını kapatarak araca bindirmeye çalıştıklarının tespit
edildiğinin bildirildiği,görevlilerin
şikayetçiye karşıkasten yaralama ve görevlerini
kötüye kullandıklarına dairbir tespitin yapılamadığı,
Şikayetçinin aynıkonuda
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, şikayette
bulunduğu 2014/121250 soruşturma nolu
evrakta03/11/2014 tarihindeKovuşturmaya Yer
Olmadığına Dair Kararverildiği,
Şüphelilerin üzerlerine atılı Kasten Müessir
Fiil, Görevi Kötüye Kullanma, İşkence, Gözaltında venezarethanede
kötü muamele suçlarını işlediklerine dair haklarında dava açılmasını gerektirir
nitelikte delil elde edilemediği..."
15. Başvurucunun itirazı İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliğince
9/2/2015 tarihinde reddedilerek karar kesinleşmiştir.
16. Ret kararı 26/2/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş;
başvurucu otuz günlük başvuru süresi içinde 26/3/2015 tarihinde anılan karara
karşı bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. 4/7/1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet
Kanunu’nun 16. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"Zor ve silah kullanma
Madde 16-(Değişik: 2/6/2007-5681/4 md.)
Polis, görevini yaparken direnişle
karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor
kullanmaya yetkilidir.
Zor kullanma yetkisi kapsamında, direnmenin
mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde
kademeli olarak artan nispette bedenî kuvvet, maddî güç ve kanunî şartları
gerçekleştiğinde silah kullanılabilir.
İkinci fıkrada yer alan;
a) Bedenî kuvvet; polisin direnen kişilere
karşı veya eşya üzerinde doğrudan doğruya kullandığı bedenî gücü,
b) Maddî güç; polisin direnen kişilere karşı
veya eşya üzerinde bedenî kuvvetin dışında kullandığı kelepçe, cop, basınçlı
ve/veya boyalı su, göz yaşartıcı gazlar veya tozlar, fizikî engeller, polis
köpekleri ve atları ile sair hizmet araçlarını,
ifade eder.
Zor kullanmadan önce, ilgililere direnmeye
devam etmeleri halinde doğrudan doğruya zor kullanılacağı ihtarı yapılır.
Ancak, direnmenin mahiyeti ve derecesi göz
önünde bulundurularak, ihtar yapılmadan da zor kullanılabilir.
..."
18. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri
Kanunu"nun 172. ve 173. maddelerinin ilgili fıkraları şöyledir:
“Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
Madde 172- (1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma
evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil
elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya
yer olmadığına karar verir. Bu karar suçtan zarar gören ile önceden ifadesi
alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda, itiraz hakkı,
süresi ve mercii gösterilir.
(2) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı kamu
davası açılamaz.
...
Cumhuriyet savcısının kararına itiraz
Madde 173- (1) Suçtan zarar gören,
kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten
itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet
savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu
yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
...
(6) İtirazın reddedilmesi halinde; Cumhuriyet
savcısının, yeni delil varlığı nedeniyle kamu davasını açabilmesi, önceden
verilen dilekçe hakkında karar vermiş olan sulh ceza hâkimliğininbu
hususta karar vermesine bağlıdır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 11/10/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
20. Başvurucu; polis memurları tarafından alenen müessir fiil
işlenmiş olmasına ve bunun kamera kayıtlarıyla sabit olmasına karşın etkili bir
soruşturma yürütülmeyerek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini ve
bu karara karşı yapılan itirazın Sulh Ceza Hâkimliğince gerekçesiz olarak
reddedildiğini belirterek eşitlik ilkesi, hak arama özgürlüğü, mahkemelerin
bağımsızlığı ve doğal hâkim ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
21. Bakanlık kabul edilebiliğe ilişkin
görüşünde; Savcılığın 2014/121250 ve 2014/141605 No.lu her iki soruşturmanın
içeriğinin ve başvurucunun şikâyetlerinin aynı olduğunu, 3/11/2014 tarihinde
kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla sonuçlanan 2014/121250 No.lu soruşturma
sonucunda verilen karara karşı yapılan itirazın 5/12/2014 tarihinde
reddedildiğini, ret kararının 22/12/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ
edildiğini, başvurucunun en geç 21/1/2015 tarihine kadar bireysel başvuruda bulunması
gerekirken 26/3/2015"te yapılan başvurunun süre aşımı nedeniyle kabul edilemez
olduğunu bildirilmiştir.
B. Değerlendirme
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının kötü muamele
yasağı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı
fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün 64.
maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği başvuru yollarının tüketildiği, başvuru
yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde
bireysel başvuru yapılması gerekir.
24. Somut olayda, başvurucunun aynı olayla ilgili 5/9/2014,
11/9/2014, 30/10/2014 tarihli olmak üzere üç farklı şikâyet dilekçesi vererek
üç farklı soruşturma açılmasına yol açtığı, 5/9/2014 ve 11/9/2014 tarihli
şikâyetlerin Savcılığın 2014/121250 No.lu soruşturmasında birleştirilerek bu
şikâyetlerle ilgili olarak 3/11/2014 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair
karar verildiği, bu karara karşı yapılan itirazın 5/12/2014 tarihinde
reddedilerek kararın kesinleştiği görülmüştür. Ret kararı 22/12/2014 tarihinde
başvurucu vekiline tebliğ edilmiştir.
25. Daha önce başvurulduğu ve reddedildiği için başarılı
olunmayacağı belli olan başvuru yoluna, yeni bir delil ileri sürmeksizin farklı
zamanlarda başvurulmasının bireysel başvuru süresinin yeniden canlandırılması
noktasında herhangi bir etkisi ve işlevi olmayacaktır (İbrahim Oğuz Yapar, B. No: 2012/829,
5/3/2013, § 32; Seyithan Akgül,
B. No: 2013/5869, 7/1/2016, § 38). Savcılığın aynı olayla ilgili olarak verdiği
24/12/2014 tarihli kavuşturmaya yer olmadığı kararında (bkz. § 14) şikâyet
konusunun daha önce soruşturulduğu ve karara bağlandığı hatırlatılmıştır.
Dolayısıyla başvuru yolunun tüketildiği tarihin nihai karar olan İstanbul 2.
Sulh Ceza Hâkimliğinin 5/12/2014 tarihli kararının tebliğ edildiği 22/12/2014
olduğu kabul edilmelidir.
26. Bu kapsamda başvurucunun en geç 21/1/2015 tarihine kadar
bireysel başvuruda bulunması gerekirken 26/3/2015 tarihinde başvuruda bulunduğu
anlaşılmış olup bireysel başvuru için öngörülen otuz günlük sürenin geçtiği
sonucuna varılmıştır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin süre
aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
11/10/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.