
Esas No: 2008/4510
Karar No: 2009/1458
Karar Tarihi: 16.03.2009
Alkollü Araç Kullanma - Hukuki Sorumluluk - İspat Yükü - Rücuen Tazminat - Trafik Sigorta Poliçesi - Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2008/4510 Esas 2009/1458 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2008/4510 E., 2009/1458 K.
17. Hukuk Dairesi 2008/4510 E., 2009/1458 K.
- ALKOLLÜ ARAÇ KULLANMA
- HUKUKİ SORUMLULUK
- İSPAT YÜKÜ
- RÜCUEN TAZMİNAT
- TRAFİK SİGORTA POLİÇESİ
- 2918 S. KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU [ Madde 48 ]
- 6762 S. TÜRK TİCARET KANUNU [ Madde 1281 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı tazminat davasının reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesiyle, davalı Cihan"a ait olup, diğer davalı sürücüsünün kusurlu hareketi ile meydana gelen kazada ölen Necati"nin mirasçılarına, davacının 51.362 YTL destekten yoksun kalma tazminatı ödediğini açıklayıp, fazlaya dair haklarını saklı tutarak, 51.362 YTL"nin, ödeme tarihi 27.12.2006"dan itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cihan vekili cevap dilekçesiyle, kaza yapan aracı haricen satıp, devrettiklerini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı Remzi"ye usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava, trafik sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK"nın 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu İfade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliği"nin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, konu ile ilgili olan "b-2" bendinde, "alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı" kenar başlığı alfanda; alkollü içki almış olarak araç kutlandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır.
Ayrıca Zorunlu Malî Mesuliyet Sorumluluk Genel Şartları"nın B.4.d maddesinde; tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları"nın B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK"nın 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliği"nin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için, kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK"nın 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin anlaşılması durumunda, oluşan hasar poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine, aksi halde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (Bkz. YHGK 23.10,2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 07.04.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 02.03.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Somut olayda, kazanın oluş şekli, tarihi ve yeriyle ilgili hususlarda bir çekişme bulunmamaktadır. Dosya içeriğine göre, araç sürücüsünün davalı Remzi olduğu, kazanın 16.07.2004 günü saat 04.00"da meydana geldiği ve saat 06.22"de yapılan ölçümde, sürücünün 163 promil alkollü bulunduğu tespit edilmiştir. Buna göre, kazanın, salt (münhasıran) alkolün etkisi altında meydana gelip gelmediği konusunda, mahkemece alınan raporlar hüküm kurmaya yeterli değildir.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; aralarında 2 nöroloji ve 1 trafik uzmanın bulunduğu bilirkişi kurulundan, yukarıda açıklanan hususlar da gözönünde bulundurularak olayın oluş şekli, yol ve hava durumu gibi unsurlar bir bütün olarak değerlendirilip, rizikonun münhasıran (salt) alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediği, başka unsurların da etkili olup olmadığı, sürücünün olayda kusurlu bulunup bulunmadığı konularında ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir. O halde yazılı şekilde, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 16.03.2009 günü oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.