
Esas No: 2019/6254
Karar No: 2020/6128
Karar Tarihi: 14.12.2020
Danıştay 10. Daire 2019/6254 Esas 2020/6128 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6254
Karar No : 2020/6128
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLLERİ : Huk. Müş. Av. …
TEMYİZ EDEN
MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- …
2- ...
3- ...
VEKİLLERİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kabule ilişkin kısmı ile davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, yakınları ...'in 08/07/2007 tarihinde solunum sıkıntısı şikayeti ile getirildiği Boğazlıyan Devlet Hastanesinde geç ve yanlış müdahalede bulunulması ve sevk için gerekli olan hasta ambulansının bulunmaması nedeniyle hayatını kaybettiğinden bahisle anne ... için 20.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi, baba ...için 20.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi, kardeş … için 15.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 40.000,00 TL maddi (destekten yoksun kalma) ve 75.000,00 TL manevi tazminatın ölüm tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…. sayılı kararıyla; olaya ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunca hazırlanan … tarih ve … sayılı raporda özetle, ...'in 08/07/2007 tarihinde solunum sıkıntısı şikayetiyle öğle saatlerinde Boğazlıyan Devlet Hastanesine getirildiği, yoğun bakım tedavisi için E.Ü. Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edildiği, aynı gün saat 16.20'de E.Ü. Tıp Fakültesi Hastanesinde yapılan muayenesinde şuuru açık, N:156/dk, S:64/dk, AFN +/+, genel durum orta inliyor, turgor ve tonusu doğal, BB IR+/+, pupiller izokorik, tonsiller hiperemik hipertrofik, burun kanadı solunumu mevcut, dinlemekle bilateral akciğerde ralleri mevcut, ronküs olmadığı, kardiyovasküler sistem ritmik dinlemekle mezokardiyak odakta I-II derece sistolik üfürüm mevcut olduğu, akciğer enfeksiyonu tanısıyla ampirik Duocid+Amikasin başlandığı, takibinde solunum arresti olması üzerine entübe edilerek yoğun bakıma alındığı, ventilatöre bağlandığı, karaciğer enzimleri yüksek olan hastaya Sefotakism+Amikasin uygulandığı, 1. gününde ekstübe edilen hastanın 1 saat sonra satürasyonunun düştüğü, bradikardi geliştiği, entübe edilirken arrest olan hastanın CPR'a yanıt vermediği 10/07/2007 tarihinde öldüğü bildirilen 2006 doğumlu ... hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerde kayıtlı bilgiler birlikte değerlendirildiğinde, bebeğin sendromik bebek, sık akciğer enfeksiyonu nedeniyle takip edildiği, olay günü başvurduğu Boğazlıyan Devlet Hastanesi'nde Acil Poliklinik hekimi tarafından karşılandığı, oksijen uygulandığı, telefonla danıştığı Çocuk Hastalıkları Uzmanı tarafından E.Ü. Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevkinin önerildiği, görevli ambulansın bir başka hastayı götürdüğü, uygun ambulans olmaması üzerine hasta yakınlarının da istemi üzerine Çocuk Hastalıkları Uzmanı'nın hastaneye geldiği, ifadesine göre sevk önerdiği ancak hasta sahiplerinin beklemeyi reddederek hastaneden ayrıldıkları, hasta sahiplerinin ise Çocuk Hastalıkları Uzmanının ambulans ve sağlık personeli veremeyeceklerini isterlerse bir kuruluşa ait ambulansla gidebileceklerini söylediğini, bunun üzerine kendi imkanlarıyla bebeği fakülte hastanesine götürdüklerinin beyan edildiği, solunum sıkıntısı ve akciğer enfeksiyonu şüphesi olan bir bebeğin mutlaka ilk müdahaleleri yapıldıktan, stabilizasyonu sağlandıktan sonra damar yolu açılarak ve oksijen verilmesi suretiyle sevkinin gerektiği, bunların yapılmamasının eksiklik olduğu, bebeğin tıbbi durumu dikkate alındığında bunların yapılmamış olmasının bebeğin ölümüne katkısı olup olmadığı varsa oranının bilinemeyeceği, bebeğin sevki hakkında ifadeler arasında çelişki bulunduğu, konunun daha ziyade adli tahkikatla aydınlatılmasının uygun olacağı, ailenin beklemeyi reddederek hastaneden ayrıldığı iddiası bulunduğundan bu durumda Çocuk Hastalıkları Uzmanı'na kusur atfedilemeyeceği, eksiklik olarak bildirilen işlemleri yapmadan bebeğin ailesi tarafından götürülmesine onay vermesi durumunda Çocuk Hastalıkları Uzmanı'nın kusurlu olacağı yönünde görüş bildirildiği, anılan rapor ile dosyada bulunan … Sulh Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararındaki, "davacılar yakını ...'in hastaneye getirildiği zaman oksijen verilmek üzere çocuk servisine iki-üç defa çıkarıldığı, ancak herhangi bir şekilde oksijen verilemediği, daha sonra hastaya acil serviste oksijen verilmeye çalışıldığı, ancak bu kez de büyükler için olan oksijen maskesi dolayısıyla gerekli ve yeterli şekilde oksijen verilemediği, ancak bu eksikliklerden ilgili hekimin sorumlu tutulamayacağı" yönündeki tespitler birlikte değerlendirildiğinde, solunum sıkıntısı ve akciğer enfeksiyonu şüphesi olan bebeğin mutlaka ilk müdahalesi yapıldıktan, stabilizasyonu sağlandıktan sonra damar yolu açılarak ve oksijen verilmek suretiyle sevkinin sağlanması gerekirken tüm bu anlatılanlar yapılmadan ve İl Ambulans Servisi Komuta Kontrol Merkezi ile gerekli görüşme yapılarak ambulans temin edilerek hastanın tıbbi kurallara uygun olarak sevkinin sağlanması gerekirken hastanın durumu ve aciliyeti gözardı edilmek suretiyle yakınlarının tepki gösterdiğinden bahisle ailenin talebi üzerine hekimlik mesleğinin önemi, duyarlılığı ve hassasiyeti bir kenara bırakılarak bebeğin ailenin kendi imkanları ile gitmesine sebebiyet vermek suretiyle gelişen olayın, Mahkemece, hizmetin kurulumunda ve işletilmesinde ağır hizmet kusuru olarak değerlendirildiği, idarenin söz konusu kusurunun oranının davacıların çocuğunun ölümü açısından %100 olarak kabul edildiği, bu çerçevede, anne ve babanın yoksun kaldığı desteğin hesaplanması amacıyla dosyanın teslim edildiği hesap bilirkişisi tarafından düzenlenen 25/06/2014 tarihli raporda, 'davacı baba …'in oğlu ...'i kaybı nedeni ile uğradığı maddi zararın 10.754,56 TL olduğu, baba tarafından müteveffaya yapılacak bakım ve yetiştirme masrafı indirildiğinde ise destekten yoksunluk zararının 2.628,06 TL olduğu, anne ...'in oğlu ...'i kaybı nedeni ile uğradığı maddi zararın 14.951,78 TL olduğu, bakım ve yetiştirme masrafları indirildiğinde ise destekten yoksunluk zararının 6.825,28 TL olacağı' hususunun belirtildiği, bu durumda, davalı idarenin sunmakla görevli olduğu sağlık hizmetinin işleyişinde ağır hizmet kusuru bulunduğundan muris ...'in vefatı nedeniyle yoksun kalınan destek nedeniyle davacı ...için 2.628,06 TL, ... için ise 6.825,28 TL olmak üzere toplam 9.453,34 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalı idarece anılan davacılara ödenmesi gerektiği, olayda, solunum sıkıntısı şikayeti ile gittikleri devlet hastanesinde tıbbi müdahalenin yapılmaması nedeniyle çocuklarının ve kardeşinin yaşamını yitirmesi idare açısından ağır hizmet kusuru, davacılar açısından ise ağır bir elem ve üzüntü sebebi olduğu, açıklanan tüm sebepler ile çocuğunu ve kardeşini idarenin ağır hizmet kusuru sonucu kaybeden davacıların, yaşadığı ağır travmalar ile gerekli tıbbi müdahalenin yapılmayarak ve ambulans temin edilmeyerek hasta yakınlarının kendi imkanları ile bebeğin Erciyes Üniversitesi Hastanesine götürüldüğü ve bu ihmalin bir çocuğun yaşamının sonlanmasına sebep olması hususları karşısında, davacıların duyduğu elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletme ve idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak şekilde davacıların manevi tazminat isteminin tamamının kabulü gerektiği, davanın Sağlık Bakanlığı husumetiyle görülmekte iken Mahkemenin 25/09/2014 tarihli kararıyla Sağlık Bakanlığının husumet mevkiinden çıkartıldığı ve Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun husumet mevkiine alınmasına, davanın kaldığı aşamadan itibaren yeni hasımla görülmesine karar verildiği ve iş bu aşamada Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun da vekili bulunmadığı anlaşılmakla davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmediği, idarenin başvuru tarihi itibarıyla temerrüde düştüğü görüldüğünden yasal faizin başvuru tarihinden itibaren işletilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, usul yönünden davanın süresinde açılmadığı, esas yönünden ise, sağlık hizmetinden faydalananların hizmetin yapılmasından ve tıbbi müdahaleden doğabilecek komplikasyonlar ile karşılaşabileceği, davalı idarenin tazminat ödeme mükellefiyetinin doğması için aranan şartların gerçekleşmediği, davacıların hastaneye müracaatı üzerine tıbbi gereklere uygun hareket edildiği, gerekli muayene ve müdahalelerin yapıldığı, hastanın klinik seyrinde iyileşme olmaması üzerine üst basamak sağlık kuruluşuna sevkinin gerçekleştirildiği, davacının şikayeti üzerine yapılan inceleme kapsamında düzenlenen raporda da olayda herhangi suç unsuru ve görev ihmalinin saptanmadığı yönünde açıklamalara yer verildiği, davacıların uğradığını iddia ettiği maddi zararın objektif delillerle ortaya konmadığı, tedavi giderlerinin bağlı olunan sosyal güvenlik kurumunca karşılanması ve ortaya çıkan zararlı neticenin başka sebeplerden kaynaklanması hususları araştırılarak, belgelenmeyen tazmin talebinin reddi veya indirime tabi tutulması gerektiği, dava konusu olayda ağır hizmet kusurunun bulunmadığı, manevi tazminat talebinin yersiz ve fahiş olduğu, bu tazminata yönelik faiz talebinin dayanaksız olduğu, Sağlık Bakanlığı vekillerinin (Mülga) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunu da temsile yetkili olduğundan, davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare yanında müdahil tarafından, … Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan soruşturmada ölüm ile ilgili illiyet bağı bulunmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu kararın kesinleştiği, soruşturma dosyasında yer alan iki adet Adli Tıp Raporunun da bu doğrultuda olduğu, müdahilin olay tarihinde hafta tatili izninde olduğu, icap nöbetçisi dahi olmadığı, buna rağmen mesleğinin tüm yükümlülüklerini yerine getirerek sevk kararı verdiği, yapılması gerektiği iddia edilen tıbbi müdahalenin uzmanlık gerektirmeyen bir müdahale olduğu, dava dilekçesinde talep edilen maddi tazminat talebinin Mahkemece yorum yoluyla destekten yoksun kalma tazminatı olarak kabul edilemeyeceği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na ekli (I) sayılı cetvelde yer aldığı cihetle 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 2/1-ç ve 6/1 maddeleri uyarınca taraf sıfatını haiz bulunduğundan bakılan davada hasım mevkiine alınan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu'nun, 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 203/1-ğ maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na ekli (I) sayılı cetvelden çıkartılarak anılan Kanun Hükmünde Kararname'nin 184. maddesi ile Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü adıyla Sağlık Bakanlığı'nın hizmet birimi olarak teşkilatlandırıldığı anlaşıldığından, dosya sadece Sağlık Bakanlığı husumetiyle ele alınıp, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacılar yakını ...'in 08/07/2007 tarihinde solunum sıkıntısı şikayeti ile Boğazlıyan Devlet Hastanesi Acil Servisine getirildiği, nöbetçi doktor tarafından çocuk doktoruna haber verilmesi üzerine derhal sevk edilmesi gerektiği talimatının verildiği, ancak hastanede gerekli teknik donanıma sahip ambulans ve yeterli personel olmadığının davacılara bildirilmesi üzerine kendi imkanları ile Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine gittikleri, yatıştan iki gün sonra ise tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdiği, bunun üzerine davacılar tarafından olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle bakılan dava nın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
20/01/1982 tarih ve 17580 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun'da hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler, elektronik işlemler ile ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşma icrasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı; ancak, davanın ihbarının Danıştay, mahkeme veya hâkim tarafından re'sen yapılacağı kurala bağlanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinin birinci fıkrasında, davanın taraflarının, müdahillerin ve yargılamanın diğer ilgililerinin, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olduğu; 61. maddesinin birinci fıkrasında, taraflardan birinin, davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebileceği; 66. maddesinde ise üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer'î müdahil olarak davada yer alabileceği hükümleri yer almaktadır.
Ayrıca, 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin (İdare Mahkemesi karar tarihinde yürürlükte olan) "Muhakemat hizmeti temini" başlıklı 5. maddesinin ikinci fıkrasında, Bakanlıklar ve bağlı kuruluşların muhakemat hizmetlerini yürütmek üzere birbirlerinden hizmet talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bakılan davada, davacılar tarafından, yakınları ...'in geç ve yanlış müdahalede bulunulması ve sevk için gerekli olan hasta ambulansının bulunmaması nedeniyle hayatını kaybettiği iddialarıyla davalı idare aleyhine açılan tam yargı davasında yapılacak yargılama sonucunda idarenin tazmin yükümlülüğünün olduğuna hükmedilmesi halinde davalı idarenin dava konusu olaya ilişkin olarak sorumluluğu olan kişi veya kişilere rücu edebileceği dikkate alındığında bu kişilerin menfaatlerinin etkileneceği açıktır.
Bakılan davada, adı geçen müteveffanın Boğazlıyan Devlet Hastanesinden Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edilmesi talimatını veren doktor … davalı idare yanında müdahil olarak yer almakta ise de, doktor …'ün olay tarihinde anılan Devlet Hastanesi Acil Servisinde görevli olup müteveffaya tıbbi müdahalede bulunduğu, olay ile ilgili olarak açılan ceza davasında sanık olarak yer aldığı görülmektedir.
Bu itibarla; yukarıda belirtilen Kanun hükümlerinde öngörülen davanın ihbarı için geçerli koşulların oluştuğu anlaşılmakta olup, Mahkemece, esastan yeniden karar verilirken dava konusu olayda idare ile arasında rücu ilişkisi doğabilecek kişi veya kişilerin tespit edilerek davanın res'en ilgililere ihbar edilmesi gerektiğinden bu husus gözetilmeksizin yapılan yargılama sonucunda verilen kararın kabule ilişkin kısmında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Ayrıca İdare Mahkemesince, davanın Sağlık Bakanlığı husumetiyle görülmekte iken 25/09/2014 tarihli kararla Sağlık Bakanlığının husumet mevkiinden çıkartılmasına, (Mülga) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun husumet mevkiine alınmasına, davanın kaldığı aşamadan itibaren yeni hasımla görülmesine, dosya kapsamında Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun da vekili bulunmadığından, davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmiş ise de, bakılan davada, 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında Sağlık Bakanlığı vekillerinden Av. Hakan Özkan'ın (Mülga) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunu da temsile yetkili olduğu, adı geçen avukat tarafından Adli Tıp Raporuna itiraz dilekçesi sunulmak suretiyle yargılama faaliyetine katkıda bulunulduğu, temyiz incelemesi aşamasında Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu'nun, Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü adıyla Sağlık Bakanlığı'nın hizmet birimi olarak teşkilatlandırıldığı da dikkate alındığında, İdare Mahkemesince, davanın reddedilen kısmı nedeniyle davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idare ve davalı yanında müdahilin temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi yolunda verilen temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…., K:… sayılı kararının kabule ilişkin kısmı ile davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.