14. Hukuk Dairesi 2016/12484 E. , 2020/509 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.04.2011 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.02.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, tarafların ortak murisi ... adına kayıtlı iki adet bağımsız bölüm vasıflı taşınmaz üzerindeki ortaklığın aynen taksim, olmadığı takdirde satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulü ile ..., ..., ... Köyü, 4169 parselde kain dubleks mesken vasıflı 2 No"lu bağımsız bölüm ile ..., ..., ... Mah. 1219 ada 51 parselde kain mesken vasıflı 6 No"lu bağımsız bölüm üzerindeki ortaklığın, aynen taksim mümkün olmadığından, genel açık artırma yoluyla satılarak giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan herkes davada taraf ehliyetine de sahiptir. Aynı Kanunun 51. maddesine göre de dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 9. maddesine göre, fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir. Aynı Kanunun 10. maddesine göre de ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. 11. maddeye göre ise erginlik 18 yaşının doldurulmasıyla başlar. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.01.1976 günlü ve 477/12 sayılı kararına göre, davada taraf olma ehliyeti, medeni haklardan yararlanma hakkının bir sonucudur. Reşit olmayan kimse medeni hakları kullanma ehliyetinden yoksun bulunması nedeniyle her ne kadar kendisi dava açamaz ise de; sözü edilen haklardan yararlanma ehliyetine haiz bulunduğundan aleyhine dava açılabilir. Ancak mahkemece davalının reşit olmadığının tespiti halinde re"sen kanuni mümessile tebligat yapılarak davada taraf olması sağlanmalıdır.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince, dava konusu taşınmazların tapu kayıt maliki olan ..."nın mirasçılarından davalı ..."nın nüfus kaydına göre 25.08.1994 doğumlu olduğu yargılama aşamasında dava dilekçesi dahil tüm tebligatların reşit olmayan davalıya yapıldığı, davalının da bu hususu gerekçe göstererek hükmün bozulmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, davalı ... hakkındaki davanın yasal temsilcisine yöneltilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, dava dilekçesinin yaşı küçük davalıya tebliğ edilerek usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 16.01.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.