
Esas No: 2015/20122
Karar No: 2015/20122
Karar Tarihi: 10/10/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MEHMET SARAÇ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2015/20122) |
|
Karar Tarihi: 10/10/2018 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Recep
KÖMÜRCÜ |
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI |
|
|
Muammer
TOPAL |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör Yrd. |
: |
Zehra
GAYRETLİ |
Başvurucu |
: |
Mehmet SARAÇ |
Vekili |
: |
Av. Şenol
MENTEŞ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, anlatımları mahkûmiyet için belirleyici ölçüde kanıt
olarak kullanılan tanığın duruşmada sorgulanamaması nedeniyle tanık sorgulama
hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 23/12/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin edilen bilgilere göre olaylar
özetle şöyledir:
9. Başvurucu 1996 doğumlu olup olayın gerçekleştiği tarihte
İzmir"de ikamet etmektedir.
10. Başvurucunun da aralarında bulunduğu şahıslarca mağdurların
paralarının yağmalanmasına teşebbüs edildiği şikâyeti üzerine olay yerine gelen
kolluk görevlileri, olayın mağdurlarının beyanları doğrultusunda şüphelilerin
eşkâl bilgisine ulaşmıştır. Mağdurlar ifadeleri alınmak üzere Kemeraltı Polis Merkezine götürülmüşlerdir.
11. Mağdurlardan A.K. kolluk ifadesinde, Konak iskelesi
civarında oturdukları sırada yabancı üç şahsın yanlarına geldiğini, şahıslardan
birinin kollarında dövme olan,yirmili yaşlarda, 1.75
boyunda, sol kolunda "canım anam"
yazılı dövme ve açık tenli; diğer şahsın beyaz tişörtlü, kıvırcık saçlı, zayıf
yapılı; üçüncü şahsın ise esmer tenli, siyah tişörtlü olduğunu; birinci sırada
tanımladığı şahsın cebinden çıkarttığı siyah renkli sustalı çakı bıçağını
kendilerine doğrultarak ve "Çıkarın ...
paraları." diyerek 250 TL tutarında parasını zorla aldığını
beyan etmiştir. M.U., S.B.D. ve Ö.C.T. isimli diğer mağdurlar da müdafi
huzurunda alınan ifadelerinde benzer beyanlarda bulunmuşlardır.
12. Mağdurlar tarafından verilen eşkâl bilgilerine göre olayın
meydana geldiği çevrede yapılan arama sonucunda eşkâl ve giyim tarifine
uydukları görülen başvurucu ve diğer iki şahıs kolluk görevlilerince
durdurulmuş ve şahısların kimlik tespitleri yapılmıştır. Yapılan kimlik
tespitinde isminin M.Y.D. olduğu anlaşılan birinci şahsın sol el orta
parmağında kesi izi ve kan, ayrıca sol kol omuz ve dirsek kısmında "canım anam" yazılı dövmenin görülmesi
üzerine başvurucu ve diğer iki şahsın yağma olayının şüphelileri oldukları
değerlendirilerek üst aramaları yapılmıştır.
13. M.Y.D.nin üzerinden mağdurların
kollukta verdikleri tarife uygun siyah renkli sustalı çakı bıçağı; başvurucunun
ve diğer şüphelinin üstünden ise toplam 180,50 TL tutarında para ele
geçirilmiştir. Bunun üzerine şüpheliler gözaltına alınmışlardır.
14. Olay tarihinde yaşı küçük olan başvurucu, kollukta müdafii huzurunda verdiği ifadesinde; suçlamaları kabul
etmediğini, olay tarihinde "jameika" isimli uyuşturucu maddeyi
kullandığını, yanında bulunan diğer arkadaşlarının da uyuşturucunun tesiri
altında olduklarını ancak mağdurlara bıçak çekerek paralarını gasp
etmediklerini beyan etmiştir.
15. Bu sırada şüpheliler ile aynı Polis Merkezinde bulunmakta
olan mağdurlar Ö.C.T. ve A.K., başvurucu dışındaki iki şüpheliyi teşhis
etmişlerdir.
16. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 3/7/2014 ve 4/7/2014
tarihli iddianameleri ilebaşvurucunun da aralarında
yer aldığı şüphelilerin geceleyin birden fazla kişi ile birlikte yağma ve
yağmaya teşebbüs suçlarından cezalandırılmaları talebiyle kamu davası
açılmıştır.
17. İzmir 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 13/8/2014 tarihli
kararıyla başvurucunun yargılama dosyası diğer sanıkların yargılanmakta
oldukları İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) E.2014/319 sayılı
dosyasında birleştirilmiştir.
18. Mahkemece ikametgâhları yargı çevresi dışında bulunan
müştekilerin olayla ilgili beyanlarının istinabe yoluyla alınmasına tensiben karar verilmiştir.
19. Yargılamanın 16/9/2014 tarihli celsesinde başvurucu ve müdafii, olayın tanıkları konumunda bulunan müştekilerin
huzurda dinlenilmeleri ve sorgulanmaları için talepte bulunmuştur. Mahkeme,
tensibin yapıldığı tarihten yargılama sürecine kadar geçen sürenin bu konuda
kullanılmamış olmasını ve müştekilerin ikamet yerlerini dikkate alarak talebin
reddine karar vermiştir. Mahkeme ayrıca, sorulmamış bir soru olduğu kanaati var
ise talep hâlinde değerlendirilip bu hususta yeniden talimat yazılabileceğini
belirtmiştir. Dosyanın incelenmesinden başvurucu ve müdafiinin
tanıkların huzurda dinlenmeleri ya da tanıklara soru sorulması yönünde yeniden
talepte bulunduklarına dair bir bilgiye rastlanmamıştır.
20. Başvurucunun huzurda dinlenilmelerini talep ettiği
mağdurlardan A.K. tarafından 1/10/2014 tarihinde Ankara 8. Ağır Ceza
Mahkemesinde verilen beyanın ilgili kısımları aşağıdaki gibidir:
“… olay günü parkta arkadaşlarım [Ö.], [M.]
ve [S.B.] ile oturuyordum.
Yanımıza üç genç geldi birisinin kolunda "canım annem" yazıyordu.
Kolunda dövme olan şahıs bizden para istedi. Paramız olmadığını söyledik ancak
ısrar ettiler ben ve Mehmet cebimizdeki tüm bozuk paraları verdik. Bu arada
dövmeli şahıs cebinden siyah renkli bir bıçak çıkarttı bize doğrultarak tüm
paramızı istedi. Daha sonra bir elinde bıçağı tutarken diğer eliyle üzerimizi
yokladı bir ara bıçağı benim bacağıma dayadı. Ceplerimi yoklamaya başladı ve
cebimdeki 250 TL parayı aldı. Elinde bıçak olduğu için kendisine engel
olamadım. Biz o paranın yol parası olduğunu başka paramız olmadığını söyledik
ancak sinirlendi ve bıçağı bize doğru salladı daha sonra bu şahıs[Ö.den] kolundaki saati istedi. [Ö.] saati vermeyince elindeki bıçağı ona salladı. Daha
sonra [Ö.nün]cebinden cüzdanını aldı içini kontrol etti. İçindeki
paraları aldı. Bu esnada diğer şahıslar kolu dövmeli bu şahıs için bakın bu
adam birşey içti kafası güzel ne diyosa
yapın ortamı germeyin şeklinde sözler söylüyordu. Biz onlardan korktuk ve birşey yapamadık.[Ö.] bunun
Ankara"ya gitmek üzere yol paramız olduğunu söyledi ancak eli bıçaklı şahıs
arkadaşım [Ö.yü] kovalamaya başladı. [Ö.]
yere düştü. Bunun üzerine her üçü de bizi bırakıp gittiler. Biz önce olayın
şokuna girdik kendimizi biraz toplayınce polisi
telefonla aradık. Daha sonra o şahıslar yakalandılar ve poliste her üçünü de
teşhis ettik. Şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum dedi"
21. Olayın bir diğer mağduru M.U. 1/10/2014 tarihinde Ankara 8.
Ağır Ceza Mahkemesinde verdiği beyanında ise üç şahsı da kollukta teşhis
ettiklerini, bu üç şahsın kendisinden para almadıklarını ifade etmiştir.
22. Mağdurlardan S.B.D. tarafından 8/9/2014 tarihinde Ankara 8.
Ağır Ceza Mahkemesinde verilen beyan aşağıdaki gibidir:
“Olay günü parkta
arkadaşlarım [A.M.]
ve [Ö.] ile oturuyorduk. Yanımıza
üç genç geldi. bir tanesi "bir liranız var
mı" diye sordu. Ben olmadığını söyledim. Bunun üzerine o kişi hap
kullandığını söyleyip canını sıkmamamızı belirtti ve bir bıçak çıkarttı. Daha
sonra "çıkartın parayı bıçağı saplarım, canımı sıkmayın" şeklinde
sözlerle bizi tehdit etti. Biz korkarak kendisine karşılık vermedik. Bu çocuk
bıçak tehdidi ile bizim dördümüzün de üzerini aradı. Bu esnada onun yanındaki
iki kişi sanki bizden yanaymış gibi hareketler yaptılar. "parayı
vermezseniz sizi bıçaklar, onun için paranızı verin" diyerek güya bizi korudular.
[A.nın] üzerinden 250.TL [Ö.den] 100.TL aldılar. Benden üzerimde para olmadığı için
para alamadı. [M.nin] de üzerinde para yoktu. Onun için ondan da para
alamadı. Bu çocuk aldığı parayı yanındaki arkadaşına verdi. Daha sonra üçü
birden gittiler
…”
23. Mağdurlardan Ö.C.T. tarafından 22/10/2014 tarihinde Ankara
Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesinde verilen beyan aşağıdaki gibidir:
“Ben 3 arkadaşımla
birlikte Konak civarında geziyorduk, bankta oturuyorduk. Sanıklar gelerek
bizden bıçak zoruyla paramızı istediler. Bizde korkudan verdik, Benim yaklaşık
olarak 120 TL paramı almışlardı, aynı gece biz polise şikâyetçi olduk yaklaşık
1 saat içerisinde polis onları yakaladı paramı da iade etti.Diğer arkadaşım [A.nın] parasını da
sanırım 100 TL eksik olarak geri verdiler. Diğer arkadaşlarım [M.] ve [S.nin] herhangi bir şeyi alınmamıştır. Sanıklardan
şikâyetçiyim davaya katılmak istiyorum.”
24. Mahkeme 11/12/2014 tarihli kararıyla suça konu eylemde bahsi
geçen sanıklarla birlikte hareket ettiği gerekçesiyle başvurucunun nitelikli
yağma ve yağmaya teşebbüs suçlarından hapis cezasıyla cezalandırılmasına
hükmetmiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:
"Sanıklar ile SSÇ.nin (başvurucu) suç tarihinde M.Kemal Sahil Bulvarı üzerinde çimlerde gecelemeye
çalışan mağdurların yanına geldikleri, önce bir bahane ile mağdurlara [M.Y.nin] bulaştığı,
ardından paralarını çıkarmasını istediği olumsuz yanıt üzerine yöneldiği [Ö.C.den] 4 TL bozukluğu
bıçak çekmeden aldığı, yetinmediği, tümünden birden ayrı ayrı istediği,
yüzlerine elindeki feneri tuttuğu, cebinden çıkarttığı sustalı olduğu ve 6136
SK.m.4 deki izne tabi kriminal lab.
[r]aporu ile belirli bıçağı çektiği, istemini sürdürdüğü,
"Roche içtim, hepinizi keserim " kabili
sözler ile tehdit de ederek yöneldiği, mağdurlar [M.U.] ve [S.B.nin] paraları olmadığı için vermedikleri, bıçağını bu kez
[A.ya]
birkaç kez dürtüpcebinden elini sokarak cüzdanını
alıp 250 TL parasını aldığı, ardından önce bozukluklarını bıçak teşhir etmeden
aldığı [Ö.ye] yönelerek önce
saatini kolundan çıkarıp almaya çalıştığı alamadığı cüzdanını bu kere zorla
alıp içindeki 120 TL yi aldığı, cüzdanını verdiği,
teşhise göre sanık [T.nin] "
Roche içti, kafası güzel, ne istiyorsa yapın"
tarzı telkinde bulunduğu, diğer SSÇ. nin
[başvurucu] de eylemde sanıklarla
birlikte hareket ettiği, [M.Y.]
dışındakilerin aralamak yerine üzerine yöneldiğini arkadaşlarının arasından
uzaklaştırmaya gayret ettiklerini açıkça belirttikleri, [T.nin] de telkin beyanı ve olay sonrasında birliktekaçarak uzaklaşmaları, birlikte yakalanmaları ve
yakalandıklarında üzerlerinden çıkan paranın dağılımı da dikkate alındığında çelişiksiz bir biçimde sanıkların/SSÇ. nin [başvurucu] birden fazla kişi birlikte, içlerinden biri silahlıolarakve
geceleyin yağma suçunu birlikte ve TCK.m.37/1 anlamında birlikte faillik kavramı altında işledikleri belirlenmiştir.
(...)"
25. Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 10/9/2015 tarihli kararıyla
mağdurlar Ö.C.T., M.U., ve S.F.D.ye yönelik yağma suçundan kurulan hükmün
onanmasına; bir diğer mağdur A.K.ya
yönelik yağma suçundan kurulan hükmün ise bozulmasına karar verilmiştir.
26. Başvurucu, hükmün onanan kısmından 24/11/2015 tarihinde
haberdar olduğunu beyan etmiştir.
27. Bireysel başvuru 23/12/2015 tarihinde yapılmıştır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
28. Mahkemenin 10/10/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
29. Başvurucu; suça konu olaya ilişkin tek delilin tanık
anlatımları olduğunu, bu nedenle tanıkların huzurda dinlenilmeleri gerekirken
talimat yoluyla beyanlarının alınmasının usulsüz olduğunu, etkin pişmanlık
hükümlerinin uygulanmasında hata yapıldığını ve suça konu olan paranın
miktarına nazaran verilen cezanın ölçüsüz olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
30. Bakanlık tarafından sunulan görüşte; mahkûmiyet hükmünün
sadece tanık anlatımlarına dayalı olmadığı, üst aramasında çıkan paralar,
tarife uygun bıçak, dövme ve yara izleri, teşhis tutanakları gibi sair delillerin
de hükme esas alındığı belirtilerek bireysel başvuru konusu şikâyetin
değerlendirilmesi konusunda takdirin Anayasa Mahkemesine ait olduğu ifade
edilmiştir.
31. Başvurucu; Bakanlık görüşüne verdiği cevapta aynı zamanda
olayın tanıkları konumunda bulunan mağdurların beyanlarının mahkûmiyet hükmüne
belirleyici delil olarak alındığını, dosyada yer alan diğer tüm tutanak, belge
ve bilgilerin bu beyanlara istinaden tanzim edildiğini, söz konusu beyanlar
arasındaki çelişkinin giderilmesi için tanıkların mahkeme huzurunda
dinlenilmelerinin gerektiğini ve başvurucunun etkin pişmanlık hükümlerinden
yararlandırılmamasının hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir.
B. Değerlendirme
1. Tanık Sorgulama
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
32. Başvurucu; yargılandığı davada aleyhinde beyanda bulunan mağdurlarınduruşmada dinlenmediğini, tanıkları sorgulama
imkânı verilmediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
33. Anayasa Mahkemesi birçok kararında tanık kavramını özerk olarak yorumlamış ve
tanığın sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi
olabileceğini ifade etmiştir. Bu bağlamda suçun iştirak edeni, olayın mağduru,
şikâyetçi (müşteki), devletin görevlendirdiği gizli/gizli olmayan soruşturmacı
da tanık olabilir (Selçuk Demir,
B. No: 2014/9783, 22/1/2015, § 35).
34. Anayasa Mahkemesi, benzer iddiaların ileri sürüldüğü
başvurulara ilişkin olarak birçok kararında tanık
sorgulama hakkıyla ilgili ilkeleri belirlemiştir. Buna göre bir ceza
yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorguya çekme veya çektirme
hakkı vardır. Hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde sanığın
tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların
beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın
yapılabilmesi bakımından gereklidir. Ancak başvurucuların tanık sorgulama
hakları mutlak bir hak değildir. Makul gerekçelerle getirilen kısıtlamalar,
kimi zaman başvurucunun iddia tanıklarına soru sorabilme ve onlarla yüzleşme imkânını
da ortadan kaldırabilmektedir. Diğer yandan bir mahkûmiyet -sadece veya
belirleyici ölçüde- sanığın soruşturma veya yargılama aşamasında sorgulama veya
sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere
dayandırılmış ise sanığın hakları Anayasa"nın 36. maddesindeki güvencelerle
bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Atila
Oğuz Boyalı, B. No: 2013/99, 20/3/2014, §§ 34-56; Az. M., B. No: 2013/560, 16/4/2015, §§
46-67; Levent Yanlık, B. No:
2013/1189, 18/11/2015, §§ 67-77; İsmet Özkorul, B. No: 2013/7582, 11/12/2014, §§44,
45).
35. Sonuç olarak somut bir yargılama öncesinde veya haricinde
elde edilen tanık ifadelerinin delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine
zarar verip vermediğini değerlendirmek için iki aşamalı bir test uygulanmalıdır.
İlk olarak tanığın mahkemede hazır edilmemesi geçerli bir nedenin mevcudiyetine
dayanmalıdır. İkinci olarak ise okunmasıyla yetinilen ifadenin karara götüren
tek ya da belirleyici kanıt olması hâlinde savunma haklarının adil
yargılanmanın gerekleriyle bağdaşmayacak ölçüde sınırlandırılıp
sınırlandırılmadığına bakılacaktır (Abdurrahim Balur, B. No:
2013/5467, 7/1/2016, § 80).
36. Yukarıdaki değerlendirme yapılırken geçerli neden şartı, öncelikli olarak
gözetilmelidir. Çünkü tek veya yegâne ispat unsuru olmasa dahi ifadesi hükme
esas alınan bir tanığın geçerli bir neden olmaksızın duruşmada dinlenmemesi tek
başına adil yargılanma hakkına aykırılık oluşturabilir. Kamu makamları bu nedenle
ifadesi hükme dayanak yapılacak tanıkların duruşmada hazır edilmesi için makul
bir çaba sergileme yükümlülüğü altındadır (Abdurrahim Balur, § 81).
37. Başvuru konusu olayda mağdurlar tarafından olayın ihbar
edilmesi ve şüphelilerin eşkâl bilgilerinin emniyet birimlerine bildirilmesi
üzerine olay yerine en yakın asayiş ekiplerince çevrede başlatılan araştırma
sonucu eşkâl ve giyim tarifine uygun oldukları anlaşılan başvurucu ve diğer
şüphelilerin durdurularak kimlik tespitleri yapıldıktan sonra gözaltına
alındıkları ve mağdurların başvurucu dışındaki iki şüpheliyi kollukta canlı
teşhis ettikleri görülmektedir. Başvurucunun Savcılıkta verdiği ifadesinde olay
gecesi diğer iki şüpheli ile birlikte olay yerinde olduğunu doğruladığı
anlaşılmaktadır.
38. Mahkeme; mağdur beyanları ve sanık savunmaları, başvurucu
ile diğer sanıkların üst aramaları sonucu ele geçirilen para, mağdurların
tarifine uygun bıçak, teşhis tutanakları gibi diğer delilleri de gözönünde bulundurarak bir sonuca ulaşmıştır. Diğer bir ifadeyle
başvurucu hakkında verilen karar, sadece mağdur beyanlarına dayanılarak
verilmemiştir (bkz. § 25 ).
39. Diğer taraftan başvurucu, mağdurların duruşmada
dinlenmelerini talep etmiş ise de Mahkeme, mağdurların ikametgâhlarının yargı
yetkisi dışında olmasını ve başvurucu yönünden birleşen dosya nedeniyle iki kez
talimat yazılmak suretiyle mağdurların istinabe yoluyla dinlenmiş olmalarını
dikkate alarak bu talebi reddetmiştir.
40. Somut olayda istinabe yoluyla alınan tanık beyanlarının
duruşmada okunduğu, başvurucu ve müdafiinin tanık
beyanlarına itiraz imkânından yararlandırıldığı, mahkûmiyetin sadece veya
belirleyici ölçüde duruşmada dinlenmeyen tanık beyanlarına dayandırılmadığı
anlaşılmaktadır.
41. Açıklanan gerekçelerle tanık sorgulama hakkına yönelik bir
ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Diğer İhlal İddiaları
42. Başvurucu, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasında hata
yapıldığını ve suça konu olan paranın miktarına nazaran verilen cezanın ölçüsüz
olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
43. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda
gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik
içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
44. Somut olayda İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan
yargılamada; mağdur beyanları, sanık savunmaları, olay nedeniyle düzenlenen
tutanaklar, üst araması sonucu elde edilen delillerle tüm dosya içeriği
değerlendirilmek suretiyle bir karar verildiği anlaşılmıştır. Başvurucunun
anılan iddialarının esas itibarıyla derece mahkemelerince verilen kararlarda
delillerin değerlendirilmesinde isabet bulunmadığına ve dolayısıyla kararın
sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir. Yapılan yargılamada Mahkemenin ve Yargıtayın kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit
edilmemiştir.
45. Başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının
yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu
sonucuna varıldığından başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
10/10/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.