Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2015/21
Karar No: 2015/21
Karar Tarihi: 10/10/2018

        Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

KEMAL AKSOY BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/21)

 

Karar Tarihi: 10/10/2018

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

Raportör

:

Murat BAŞPINAR

Başvurucu

:

Kemal AKSOY

Vekili

:

Av. Mustafa ABBAK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aşması, formül gerekçelerle tutukluluğun devamına karar verilmesi, tutukluluk ve tutukluluğa ilişkin itiraz incelemelerinin duruşmasız olarak yapılması ve bu incelemeler sırasında alınan savcılık görüşünün bildirilmemesi nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 31/12/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağını bildirmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu, Karadeniz Ereğli Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma kapsamında 10/5/2012 tarihli yakalama kararı üzerine kasten öldürme suçundan 11/6/2012 tarihinde Karadeniz Ereğli 2. Sulh Ceza Mahkemesince tutuklanmıştır.

9. Ankara (TMK mülga 10. madde ile görevli) Cumhuriyet Başsavcılığı 20/2/2013 tarihli iddiaanamesiyle başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma, resmî belgede sahtecilik ve kasten öldürme suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açmıştır.

10. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinin (TMK mülga 10. madde ile görevli) E.2013/19 sayılı dosyası üzerinden görülen dava, başvurucu yönünden tutuklu olarak sürdürülmüştür.

11. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince 13/3/2014 tarihinde, TMK mülga 10. madde ile görevli mahkemelerin kapatılması üzerine dava dosyasının Zonguldak Ağır Ceza Mahkemesine devredilmesine karar vermiştir.

12. Davanın anılan Mahkemenin E.2014/72 sırasına kaydının yapıldığı görülmüştür. Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesince 28/3/2014 tarihli duruşma ile başvurucunun "kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olgular olarak görülmesinin gerektiği, sanıkların müştekiler ve tanıklar üzerinde baskı oluşturma ihtimallerinin bulunması, sanıklar hakkında talep edilen ceza miktarı dikkate alındığında bu miktarın kaçma kuşkusu doğurması, haklarında talep edilen ceza miktarı ile eylemlerinin nitelikleri dikkate alındığında adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacak olması" gerekçesiyle tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.

13. Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi 28/4/2014, 28/5/2014, 27/6/2014, 25/7/2014, 29/8/2014, 19/9/2014, 13/10/2014 ve 7/11/2014 tarihli duruşmalarda da aynı gerekçelerle başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.

14. Başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına ilişkin kararlara yapılan itirazlar Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesince reddedilmiştir.

15. Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi 5/12/2014 tarihli duruşmada başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Başvurucu, karara itiraz etmiş; Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesi 10/12/2014 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir.

16.Ret kararı 26/12/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

17.Başvurucu 31/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

18. Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/2/2015 tarihli kararı ile başvurucunun silahlı suç örgütüne üye olma suçundan 1 yıl 15 gün hapis, resmî belgede sahtecilik suçundan 1 yıl 8 ay hapis ve adam öldürme suçundan 8 yıl 4 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına ve hükümle birlikte tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili bölümleri şöyledir:

".. maktül M.K."nın 10.05.2012 tarihinde öldürülmesi eyleminde sanık E.M."nin azmettirmesi sonucu olay yerine gelen sanıklardan E.H., Kemal Aksoy, Y.E. ve T.H."nin; sanık Kemal Aksoy"un eylemin başından sonuna kadar öldürme eylemini bizzat gerçekleştiren sanık T.H."nin yanında kalarak bu sanığın eylemin gerçekleştirmesi için iradesini kuvvetlendirdiği, sanığı bu yönde suç işlemesineteşvik ettiği anlaşılmak sureti ile diğer sanık T.H."nin maktülüöldürmesine yardım etmek sureti ile öldürme eylemine iştirak ettiği sonucuna varılarak sanık hakkında TCK"nun 39/2-amaddesi delaleti ile kasten öldürme eylemine yardım suçu nedeni ile mahkumiyetine kararvermek gerekmiştir.

SanıkKemal Aksoy"unmaktülM.K."nın öldürülmesinden sonra diğer sanıklarla birlikteyurt dışına çıkmakamacı ile Ereğli ilçesinden ayrıldığı (Örgüt lideri E.M.’nin talimatıyla, G.H. ve E.H.’nin ayarladıkları araçlarla örgüt üyeleri Kemal AKSOY, E.H. ve Y.E. ilçeden kaçmışlar, İstanbul ilinde buluşmuşlardır ve bir çok il gezdikten sonra Antalya"da otelde konaklarken yakalandığı ve yakalandığında da üzerinde mağdur G.Ö."nün kimlik bilgilerini kullanarak ve bu kimlik üzerinekendi fotoğrafını yapıştırmak sureti ile resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği ele geçirilen ve incelenen sahte nüfus cüzdanı incelemesinden de anlaşılmış olmakla sanığın resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği sonucuna varılarak sanığın eylemine uyan TCK"nun 204/1 maddesi uyarınca mahkumiyetine karar vermek gerekmiştir..."

19. Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/2/2015 tarihli mahkûmiyet kararı Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 17/5/2017 tarihli ilamıyla silahlı suç örgütüne üye olma ve resmî belgede sahtecilik suçları yönünden onanmış, adam öldürme suçu yönünden "... sanıklar Y., Kemal ve E."in diğer sanıklar T. ve E. ile maktulü öldürmeye karar verip fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek eylem üzerinde ortak hakimiyet kurup maktul M."nin öldürülmesine asli fail olarak katıldıkları anlaşıldığından, sanıklar Y., Kemal ve E."in TCK.nın 37/1, 81. maddeleri gereğince cezalandırılmaları yerine sanık Y. hakkında beraat, sanıklar Kemal ve E. hakkında öldürme suçuna yardımdan cezalandırılmalarına karar verilmesi" gerekçesiyle bozulmuştur.

20. Bozma kararı sonrası yargılamaya devam eden Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/12/2017 tarihli kararı ile başvurucunun adam öldürme suçundan 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve "verilen netice hapis cezasının miktarına göre tutuklulukta geçirdiği süre, hükmün kesinleşmesi halinde infazı gerekecek süre, sabit görülen suçun niteliği ve bu suçun 5271 sayılı CMK 100/3 maddesinde görülen suçlardan olması birlikte değerlendirilerek bu aşamada tutuklama tedbiri dışındaki tedbirlerin yetersiz kalacağı değerlendirildiğinden tahliye talebinin reddi ile hükümle birlikte tutukluluk halinin devamına" karar verilmiştir.

21. Başvurucu, hakkında verilen 18/12/2017 tarihli mahkûmiyet kararını temyiz etmiştir.

22. Dava, inceleme tarihi itibarıyla temyiz aşamasındadır.

IV.İLGİLİ HUKUK

23. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "Tutuklama nedenleri" kenar başlıklı 100. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

"(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.

 (2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:

a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.

b) Şüpheli veya sanığın davranışları;

1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,

2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,

Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.

 (3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:

a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;

...

10. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),

11. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),

..."

24. 5271 sayılı Kanun"un "Tutuklama kararı" kenar başlıklı 101. maddesinin (1), (2) ve (5) numaralı fıkraları şöyledir:

"(1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re"sen mahkemece karar verilir. Bu istemlerde mutlaka gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukukî ve fiilî nedenlere yer verilir.

 (2) Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;

a) Kuvvetli suç şüphesini,

b) Tutuklama nedenlerinin varlığını,

c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,

gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir.

...

 (5) Bu madde ile 100 üncü madde gereğince verilen kararlara itiraz edilebilir."

25. 5271 sayılı Kanun"un "Şüpheli veya sanığın salıverilme istemleri" kenar başlıklı 104. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"(1) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanık salıverilmesini isteyebilir.

 (2) Şüpheli veya sanığın tutukluluk hâlinin devamına veya salıverilmesine hâkim veya mahkemece karar verilir. Ret kararına itiraz edilebilir."

26. 5271 sayılı Kanun"un "Usul" kenar başlıklı 105. maddesi şöyledir:

"103 ve 104 üncü maddeler uyarınca yapılan istem üzerine, merciince Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiin görüşü alındıktan sonra, üç gün içinde istemin kabulüne, reddine veya adlî kontrol uygulanmasına karar verilir. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/23 md.) 103 üncü maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca yapılan istemler hariç olmak üzere örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından bu süre yedi gün olarak uygulanır. Duruşma dışında bu karar verilirken Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiinin görüşü alınmaz. Bu kararlara itiraz edilebilir."

27. 5271 sayılı Kanun’un “Tutuklulukta geçecek süre” kenar başlıklı 102. maddesinin(2) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı geçemez.”

28.5271 sayılı Kanun’un "İtirazın Cumhuriyet savcısına ve karşı tarafa tebliği ile inceleme ve araştırma yapılması" kenar başlıklı 270. maddesi şöyledir:

"(1) İtirazı inceleyecek merci, yazı ile cevap verebilmesi için itirazı, Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilir. Merci, inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılmasını da emredebilir.

 (2) (Ek: 11/4/2013-6459/20 md.) 101 ve 105 inci maddeler uyarınca yapılan itiraz üzerine Cumhuriyet savcısından görüş alınması durumunda, bu görüş şüpheli, sanık veya müdafiine bildirilir. Şüpheli, sanık veya müdafii üç gün içinde görüşünü bildirebilir."

29. 5271 sayılı Kanun"un "Karar" kenar başlıklı 271. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Kanunda yazılı olan hâller saklı kalmak üzere, itiraz hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilir. Ancak, gerekli görüldüğünde Cumhuriyet savcısı ve sonra müdafi veya vekil dinlenir."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

30. Mahkemenin 10/10/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar

1. Tutukluluk ve Tutukluluğa İtiraz İncelemelerinde Alınan Savcılık Görüşünün Bildirilmediğine İlişkin İddia

a.Başvurucunun İddiaları

31. Başvurucu; davanın görüldüğü Mahkemede yapılan tutukluluk incelemeleri sırasında ve tutukluluğun devamı kararına yönelik itirazlarının incelemesi sırasında alınan Savcılık görüşünün kendisine bildirilmediğini, dolayısıyla bu görüşleri değerlendirme imkânından yoksun bırakıldığını, böylelikle tutukluluk ve tutukluluğa itiraz incelemeleri sırasında silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine riayet edilmediğini belirterek Anayasa"nın 19. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

32.Anayasa"nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası şöyledir:

"Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir."

33. Başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa"nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası kapsamında incelenmesi gerekir.

i. 19/9/2014 ve 7/11/2014 Tarihli Tutukluluk İncelemeleri Yönünden

34. Anayasa"nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca hürriyeti kısıtlanan bir kimsenin kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı hâlinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkı bulunmaktadır. Burada belirtilen bir yargı merciine başvurma hakkı; suç isnadıyla hürriyetinden yoksun bırakılan kimseler bakımından tahliye talebinin yanı sıra tutuklama, tutukluluğun devamı ve tahliye talebinin reddi kararlarına karşı yapılan itirazların incelenmesi sırasında da uygulanması gereken bir güvencedir (Mehmet Haberal, B. No: 2012/849, 4/12/2013, §§ 122, 123).

35.Bununla birlikte 5271 sayılı Kanun"un 108. maddesine göre şüpheli veya sanığın istemi olmaksızın tutukluluğun resen incelenmesi durumunda hürriyeti kısıtlanan kişiye tanınan yargı merciine başvurma hakkı kapsamında bir değerlendirme yapılmadığından bu incelemeler Anayasa"nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası kapsamına dâhil değildir (Firas Aslan ve Hebat Aslan, B. No: 2012/1158, 21/11/2013, § 32; Faik Özgür Erol ve diğerleri, B. No: 2013/6160, 2/12/2015 § 24).

36. Başvurucunun Anayasa Mahkemesine sunduğu belgelerden tutuklulukla ilgili incelemelerin yapıldığı 19/9/2014 ve 7/11/2014 tarihli mahkeme kararlarına ilişkin şikâyetinin resen yapılan tutukluluk incelemelerine yönelik olduğu sonucuna varılmıştır.

37. 5271 sayılı Kanun"un 108. maddesi uyarınca mahkemeler tarafından resen yapılan tutukluluk incelemeleri, Anayasa"nın 19. maddesinin kapsamına dâhil değildir.

38. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutukluluk incelemeleri sırasında alınan Savcılık görüşünden haberdar edilmediği iddiasının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

ii. 10/12/2014 Tarihli Tutukluluğa İtiraz İncelemeleri Yönünden

39. Başvurucu, başvuru dilekçesinde Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 5/12/2017 tarihli ve itiraz üzerine Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/12/2014 tarihli itirazın reddi kararlarından şikâyetçi olduğunu belirtmiştir.

40. Tutukluluk hâline itirazda bulunulan bir davada Cumhuriyet savcısı ve tutuklunun davaya katılma hakkı bulunmaktadır. Ayrıca tutukluluk hâline itiraz başvurusunda Cumhuriyet savcısı ve tutuklu arasında silahların eşitliği ilkesinin gözetilmesi gerekir (Firas Aslan ve Hebat Aslan, § 76).

41. Silahların eşitliği, başvurucunun soruşturma dosyasına ulaşabilmesine imkân verilmesini gerektiren bir ilkedir. Cumhuriyet savcısının görüşlerine etkili bir şekilde cevap verebilme imkânı, kural olarak başvurucunun söz konusu belgelere ulaşması hâlinde mümkün olabilir. Bu gerekliliğin hangi şekilde yerine getirileceğini belirlemek kanun koyucuya ait olmakla beraber tarafların beyanlarının birbirlerine bildirilmesi ve bu beyanlara cevap verebilme imkânına sahip olmaları gerekir (Firas Aslan ve Hebat Aslan, § 77).

42. Somut olayda başvurucu, Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 5/12/2014 tarihli tutukluluk hâlinin devamına dair kararına itiraz etmiştir. İtiraz mercii olan Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesi 10/12/2014 tarihli kararıyla başvurucunun itirazını reddetmiştir. Başvuru formu ve eklerinde Mahkemece 5271 sayılı Kanun"un 270/2. maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısından görüş sorulmadan ve bu nedenle de tebliğ yapılmadan karar verildiği görülmüştür. Dolayısıyla Mahkemece itirazın incelenmesi sırasında Savcılık görüşü alınmadığı anlaşıldığından silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği söylenemez.

43. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Tutukluluk ve Tutukluluğa İtiraz İncelemelerinin Duruşmasız Olarak Yapıldığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

44. Başvurucu; hakkındaki davanın görüldüğü Mahkemede yapılan tutukluluk incelemeleri sırasında duruşma açılmadığını ve tutukluluğun dosya üzerinden yapılan incelemeler sonucunda verilen kararlarla devam ettirildiğini, ayrıca tutukluluğun devamı kararına yönelik itirazların incelemesi sırasında duruşma yapılmadığını ve itirazlarının dosya üzerinden gerçekleştirilen inceleme sonunda reddedildiğini, böylelikle tutukluluk ve tutukluluğa itiraz incelemeleri sırasında silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine riayet edilmediğini belirterek Anayasa"nın 19. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

45.Başvurucunun bu başlık altındaki iddiaları Anayasa"nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası kapsamında değerlendirilmiştir.

i. 19/9/2014 ve 7/11/2014 Tarihli Tutukluluk İncelemeleri Yönünden

46. Başvurucunun tutuklulukla ilgili incelemelerin yapıldığı mahkeme kararlarına ilişkin şikâyetinin resen yapılan tutukluluk incelemelerine yönelik olduğu sonucuna varılmıştır (bkz. § 36).

47. 5271 sayılı Kanun"un 108. maddesi uyarınca mahkemeler tarafından resen yapılan tutukluluk incelemeleri, Anayasa"nın 19. maddesinin kapsamına dâhil değildir.

48. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutukluluk incelemelerinin duruşmasız olarak yapıldığı iddiasının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

ii. 10/12/2014 Tarihli Tutukluluğa İtiraz İncelemeleri Yönünden

49. Başvurucu, Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada 5/12/2014 tarihinde yapılan duruşmaya Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi aracılığıyla ve müdafii ile birlikte bizzat katılmışlar; başvurucu ve müdafii, tutukluluğa ilişkin itirazlarını ve tahliye taleplerini sözlü olarak Mahkemeye bildirmişlerdir. Duruşma sonunda tahliye talebi kabul edilmeyerek başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiş, anılan karara yönelik itiraz Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 10/12/2014 tarihinde verilen kararla reddedilmiştir.

50. Dolayısıyla Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından başvurucunun ve müdafiinin katıldığı, tahliyeye ilişkin beyan ve taleplerinin sözlü olarak alındığı, başvurucunun yüzüne karşı tutukluluğun devamına karar verildiğinin açıklandığı tarih (5/12/2014) ile Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesince başvurucunun tutukluluğuna yönelik itirazının duruşmasız olarak incelendiği tarih (10/12/2014) arasında yalnızca beş günlük bir zaman dilimi bulunmaktadır.

51. Anayasa Mahkemesi, daha önce verdiği kararlarda tutukluluğa itiraz incelemesinin başvurucuların dinlenilmesinden bir ay iki gün sonra (Hikmet Yayğın, § 35) ve bir ay yirmi sekiz gün sonra (Mehmet Haberal, § 128) duruşmasız olarak yapılmasının Anayasa"nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasını ihlal etmediği sonucuna varmıştır.

52. Resen ya da talep üzerine tutukluluk hakkında verilmiş tüm kararların bir başka mahkeme önünde itiraza konu edilebildiği ceza usul sisteminde, başvuruya konu dava bakımından tüm itirazların duruşmalı incelenmesi tutukluluk bakımından yargılamanın itiraz merciinde tekrar edilmesi anlamına gelecektir. Bu durumda başvurucunun ve müdafiinin sözlü olarak dinlenilmesinden ve tutukluluğun devamına ilişkin kararın tefhim edilmesinden altı gün sonra yapılan itiraz incelemesinin duruşmasız olmasının silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerini ihlal ettiği söylenemez.

53. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutukluluğa itiraz incelemesinin duruşmasız olarak yapıldığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

3. Tutukluluğun Makul Süreyi Aştığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

54. Başvurucu; tutukluluğun devamına karar veren Mahkemenin her seferinde aynı matbu gerekçelerle tahliye taleplerini reddettiğini, tutukluluğun makul süreyi aştığını, ret kararlarında somut gerekçelerin gösterilmediğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

55. Başvurucunun tutukluluğun uzun sürdüğü ve makul süreyi aştığına ilişkin şikâyetinin Anayasa"nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

56.Anayasa"nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:

"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."

57.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."

58.Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır. Bu nedenle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).

59.Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemesince mahkûmiyet hükmü verilmiş ise hüküm kesinleşmemiş olsa da5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Ahmet Kubilay Tezcan, B. No: 2014/3473, 25/1/2018, §§ 24-27; Ekrem Atıcı, B. No: 2014/15609, 8/3/2018, §§ 27-30).

60. Bireysel başvuruda bulunduktan sonra 18/12/2017 tarihinde mahkûmiyetine karar verilen başvurucunun tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddiası, 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesi kapsamında açılacak davada incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli mahkemece başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinde belirtilen dava yolu, başvurucunun durumuna uygun telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yoludur ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesi bireysel başvurunun ikincillik niteliği ile bağdaşmamaktadır.

61. Açıklanan gerekçelerle tutukluluğun yasal veya makul süreyi aştığı iddiasının yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B.Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

62. Başvurucu, yargılamanın uzun sürdüğünü belirterek makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

63. 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun"a göre kurulan Komisyon, aynı Kanun"un 2. maddesi uyarınca ceza hukuku kapsamındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile özel hukuk ve idare hukuku kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı veya mahkeme kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddialarıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) yapılan başvuruları incelemekle görevlidir.

64. 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Kanun"un 20. maddesiyle 6384 sayılı Kanun"a eklenen geçici 2. maddeye göre benzer iddialarla Anayasa Mahkemesine yapılan ve münhasıran bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesinde derdest olan bireysel başvuruların da Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu (Komisyon) tarafından incelenerek karara bağlanması öngörülmüştür.

65. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, §§ 16, 17).

66. Anayasa Mahkemesi yakın zamanda verdiği Ferat Yüksel kararında Komisyona başvuru yolunun düzenleniş şekli itibarıyla ulaşılabilir, makul bir başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesine sahip olup olmadığını belirtmiş ve bireysel başvuru yoluna başvurmadan önce tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Ferat Yüksel, B. No: 2014/13828, 12/9/2018).

67. Somut olayda bu içtihattan ayrılmayı gerektiren bir durum söz konusu değildir. Buna göre (Komisyona) başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna varılmıştır.

68. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Tutukluluk incelemelerinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Tutukluluğa itiraz incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Tutukluluk incelemeleri sırasında alınan savcılık görüşünün bildirilmemesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

4. Tutukluluğa itiraz incelemesi sırasında alınan savcılık görüşünün bildirilmemesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

5. Tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

6. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

C. Başvurucunun ilgili idari veya yargısal mercilere başvuru yapması hususunda MUHTARİYETİNE 10/10/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi