
Esas No: 2013/2940
Karar No: 2013/2940
Karar Tarihi: 22/6/2015
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MEHMET YAVUZ YÜCEL BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2013/2940) |
|
Karar Tarihi: 22/6/2015 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Hicabi DURSUN |
|
|
Erdal TERCAN |
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
Raportör Yrd. |
: |
Gökçe GÜLTEKİN |
Başvurucu |
: |
Mehmet Yavuz YÜCEL |
Vekili |
: |
Av. Yusuf Rıza ÇOLAK |
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, Makine ve Kimya
Endüstrisi Elmadağ Roket Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürlüğü ve Yönetim
Kurulu Başkanlığı görevinden alınmasına ilişkin müşterek kararname ile Makina
ve Kimya Endüstrisi (MKE) Kurumu Müşavirliğine atanmasına ilişkin idari işlemin
iptali ile uğradığı maddi kayıpların ödenmesi istemiyle Danıştay Beşinci
Dairesinde açtığı davanın reddedildiğini ve yargılamanın makul sürede
sonuçlanmadığını belirterek, Anayasa"nın 1., 2., 9., 11., 12., 13., 14., 35.,
36., 40., 125., 138. ve 141. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüş,
tazminat talep etmiştir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 8/5/2013 tarihinde
Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede
başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü
Komisyonunca 24/9/2013 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm
tarafından yapılmak üzere dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından
21/11/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte
yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve
olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
Adalet Bakanlığının 25/12/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş
sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, Elmadağ Roket
Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinden
alınmasına ilişkin 12/12/2000 tarihli müşterek kararname ile MKE Kurumu
Müşavirliğine atanmasına ilişkin 18/12/2000 tarihli MKE Genel Müdürlüğü
işleminin iptali ve uğradığı parasal kayıpların giderilmesi istemiyle 12/2/2001
tarihinde Danıştay Beşinci Dairesinde dava açmıştır.
8. Dairenin, 12/10/2004 tarih
ve E.2001/680, K.2004/3648 sayılı ilâmıyla; Elmadağ Roket Sanayi ve Ticaret A.Ş."de üretimin zamanında yapılmaması nedeniyle 1996
yılından 2000 yılına kadar gecikme cezası ödendiği, şirketin bu konuda iki kez
uyarıldığı, bu durumun itibar ve güven kaybına yol açtığı, alınan siparişler
üzerine üretim yapıldığından üretimin siparişlere göre hesaplanması gerektiği,
üretilen roketlerde önemli yetersizlikler ve hatalar bulunduğu, başvurucunun
ana teşekkül nezdinde yeterli teşebbüste bulunmayarak önemli miktarda gecikme
cezası ödenmesine sebep olduğu, stokların artması ve büroda işçi
çalıştırılmasına ilişkin Yüksek Denetleme Kurulu raporlarında sürekli eleştiri
konusu olduğu halde bu konuda üzerine düşen görevi yapmadığı, MKE Kurumunun
Milli Savunma Bakanlığı ile ilişkilendirilmesinden sonra bağlı ortaklıkların
verimliliklerinin arttırılması amacıyla incelenen raporlar ve işlemler sonucu
takdir yetkisine dayanılarak görevden alınması yolunda tesis edilen işlemde
kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın
reddine karar verilmiştir.
9. Temyiz üzerine, Danıştay
İdari Dava Daireleri Kurulunun 9/4/2009 tarih ve E.2005/514, K.2009/1066 sayılı
ilâmıyla hüküm onanmıştır.
10. Karar düzeltme istemi,
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 1/10/2012 tarih ve 2009/2572,
K.2012/1321 sayılı ilâmıyla reddedilmiştir.
11. Karar, başvurucuya 10/4/2013
tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu, 8/5/2013
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
13. 6/1/1982 tarih ve 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 1. maddesinin (2) numaralı fıkrası, 2.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) ve (b) bendi, 14. maddesinin (3) ve (4)
numaralı fıkraları, 20. maddesinin (5) numaralı fıkrası, 49. maddesinin (3)
numaralı fıkrası ile 60. maddesi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
14. Mahkemenin 22/6/2015
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 8/5/2013 tarih ve 2013/2940
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
15. Başvurucu, Elmadağ Roket
Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinden
alınmasına ilişkin müşterek kararname ile MKE Kurumu Müşavirliğine atanmasına
ilişkin idari işlemin iptali ve uğradığı maddi kayıpların ödenmesi istemiyle
Danıştay Beşinci Dairesinde açtığı davada verilen kararın hukuka aykırı
olduğunu, yürüttüğü görevlerde daima başarılı ve liyakatli olduğunu, Danıştay
Beşinci Dairesince yerindelik denetimi yapıldığını ve yargılamanın makul sürede
sonuçlanmadığını belirterek, Anayasa"nın 1., 2., 9., 11., 12., 13., 14., 35.,
36., 40., 125., 138. ve 141. maddelerinde düzenlenen haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
16. Başvuru dilekçesi ve ekleri
incelendiğinde, başvurucunun, 12/2/2001 tarihinde Danıştay Beşinci Dairesinde
açtığı iptal ve tam yargı davasında hukuka aykırı karar verildiğini bu nedenle
eşitlik ve hukuk devleti ilkeleri ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun ihlal iddialarına
ilişkin nitelendirmesi ile bağlı olmayıp hukuki nitelendirmeyi kendisi yapar. Anılan ihlal iddiaları, delillerin değerlendirilmesi, hukuk
kurallarının yorumlanması ile Mahkemece verilen kararın adil olup olmamasına
ilişkin olduğundan, bu iddiaların tamamı yargılamanın sonucu itibarıyla adil
olmadığı iddiası kapsamında nitelendirilmiştir. Başvurucunun, makul sürede
yargılama yapılmadığı yönündeki iddiası ise ayrıca değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
a. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığı İddiası
17. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda
inceleme yapılamaz.”
18. 30/3/2011 tarih ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine
karar verebilir.”
19. 6216 sayılı Kanun’un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların
Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın
148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular
kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin
şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
20. Anılan kurallar uyarınca,
ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve
olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının
yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili
varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine
konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının
adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir takdir hatası içermesi ve bu
durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal
etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular
açıkça keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (B. No:
2012/1027, 12/2/2013, § 26).
21. Başvuru konusu olayda,
başvurucu, Elmadağ Roket Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürlüğü ve Yönetim
Kurulu Başkanlığı görevinden alınmasına ilişkin müşterek kararname ile MKE
Kurumu Müşavirliğine atanmasına ilişkin idari işlemin iptali ve uğradığı maddi
kayıpların ödenmesi istemiyle Danıştay Beşinci Dairesinde açtığı davada verilen
kararın hukuka aykırı olduğunu, yürüttüğü görevlerde daima başarılı ve
liyakatli olduğunu, Danıştay Beşinci Dairesince yerindelik denetimi yapıldığını
belirterek, eşitlik ve hukuk devleti ilkeleri ile adil yargılanma hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
22. Başvurucu, Elmadağ Roket
Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinden
alınmasına ilişkin12/12/2000 tarihli müşterek kararname ile MKE Kurumu
Müşavirliğine atanmasına ilişkin 18/12/2000 tarihli idari işlemin iptali ve
uğradığı maddi kayıpların ödenmesi istemiyle Danıştay Beşinci Dairesinde iptal
ve tam yargı davası açmış, Dairenin 23/2/2007 tarihli ilâmıyla başvurucunun ana
teşekkül nezdinde yeterli teşebbüste bulunmayarak önemli miktarda gecikme
cezası ödenmesine sebep olduğu, stokların artması ve büroda işçi
çalıştırılmasına ilişkin Yüksek Denetleme Kurulu raporlarında sürekli eleştiri
konusu olduğu halde bu konuda üzerine düşen görevi yapmadığı, MKE Kurumunun
Milli Savunma Bakanlığı ile ilişkilendirilmesinden sonra bağlı ortaklıkların
verimliliklerinin arttırılması amacıyla incelenen raporlar ve işlemler sonucu
takdir yetkisine dayanılarak görevden alınması yolunda tesis edilen işlemde
kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın
reddine karar verilmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 9/4/2009
tarihli ilâmıyla karar onanmış, karar düzeltme istemi, İdari Dava Daireleri
Kurulunun 1/10/2012 tarihli ilâmıyla reddedilmiştir.
23. Mahkemenin gerekçesi ve
başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Derece Mahkemesi
tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının
yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna
ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
24. Başvurucu, yargılama
sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi
olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı
tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı
bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının
Derece Mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt
sunmadığı gibi Mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık keyfilik
oluşturan herhangi bir durum da tespit edilememiştir.
25. Açıklanan nedenlerle,
başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde
olduğu, Derece Mahkemesi kararlarının bariz takdir hatası veya açık keyfilik de
içermediği anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça
dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
b. Yargılama Süresinin Makul Olmadığı İddiası
26. Başvuru formu ile eklerinin
incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi
gerekir.
2. Esas Yönünden
27. Başvurucu, Elmadağ Roket
Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinden
alınmasına ilişkin 12/12/2000 tarihli müşterek kararname ile MKE Kurumu
Müşavirliğine atanmasına ilişkin 18/12/2000 tarihli MKE Genel Müdürlüğü
işleminin iptali ve uğradığı parasal kayıpların giderilmesi istemiyle 12/2/2001
tarihinde Danıştay Beşinci Dairesinde açtığı davaya ilişkin yargılamanın makul
sürede tamamlanmadığını ve Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
28. Anayasa ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak
ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi
mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma
hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde
yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de
Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili
hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle,
Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi
kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede
yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle
sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B.
No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38,39).
29. Davanın karmaşıklığı,
yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup
olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No:
2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
30. Anayasa’nın 36. maddesi ve
Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin
uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekir. Hukuk sisteminde yer
alan mevzuat hükümleri gereğince “kamu
hukuku” alanına dâhil olan, ancak sonucu itibarıyla özel nitelikteki
haklar ve yükümlülükler üzerinde belirleyici olan uyuşmazlıkları konu alan
davalar da Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesinin koruması
kapsamına girmektedir. Bu anlamda, belirtilen düzenlemelerde yer verilen
güvenceler, başvurucunun haklarına zarar verdiği iddia edilen idari bir kararın
iptali talebiyle açılan davalara da uygulanacaktır. Başvuruya konu davanın,
12/12/2000 tarihli müşterek kararnamenin iptali ile MKE Kurumu Müşavirliğine
atamaya ilişkin 18/12/2000 tarihli MKE Genel Müdürlüğü işleminin iptali ve
uğranılan parasal kayıpların tazmini istemini konu alan bir uyuşmazlık olduğu
görülmekte olup, somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri
konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §
44).
31. Medeni hak ve
yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde,
sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama
sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği
tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih, 12/2/2001 tarihidir.
32. Sürenin bitiş tarihi ise,
çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme
tarihidir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52). Somut başvuru açısından bu tarih,
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından karar düzeltme isteminin
reddedildiği, 1/10/2012 tarihidir.
33. Başvuruya konu yargılama
sürecinin incelenmesinde, 12/2/2001 Danıştay Beşinci Dairesinde açılan iptal ve
tam yargı davasında, tarafların dilekçelerinin incelendiği ve delillerinin
toplandığı, Danıştay savcısının düşüncesinin alındığı ve Dairenin 12/10/2004
tarihli kararıyla davanın reddine karar verildiği, temyiz üzerine Danıştay
İdari Dava Daireleri Kurulunun 9/4/2009 tarihli ilâmıyla hükmün onandığı, karar
düzeltme isteminin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 1/10/2012 tarihli
ilâmıyla reddedildiği ve bu tarihte kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
34. İlgili yargılama evrakının
incelenmesinden, başvuruya konu yargılama sürecinin idari yargı makamları
nezdinde sürdüğü görülmekle, 2577 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine
tabi bir yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve idari yargı alanına dâhil
uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 2577 sayılı Kanun’un muhtelif
maddelerinin, uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya
koyduğu anlaşılmaktadır (bkz. § 13).
35. Hukuk sistemimizde idari
yargı alanında yer alan uyuşmazlıklara ilişkin dava sürelerinin makul yargılama
süresini aştığı yönündeki tespitlere, AİHM kararlarında yer verilmiş olup,
özellikle idari yargı alanındaki yapısal sorunlar ve Danıştay nezdinde temyiz
ve karar düzeltme incelemelerinde geçirilen uzun yargılama sürelerinin ihlal
kararlarına temel oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda idari yargı
makamları nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki
iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi
tarafından, özellikle 2577 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümleri de göz
önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde
karar verilmiştir (B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 54-60).
36. Başvuruya konu davaya bir
bütün olarak bakıldığında, 2577 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi
bir yargılama sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar
verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı, yargılamanın yaklaşık altı yıllık
kısmının temyiz ve karar düzeltme incelemelerinde geçtiği, söz konusu on bir
yıl yedi ay on dokuz günlük yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin
olduğu sonucuna varılmıştır.
37. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
38. Başvurucu, 12/2/2001
tarihinde açtığı davanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle 144.000,00
TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
39. 6216 sayılı Kanun’un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
40. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa
ilişkin on bir yıl yedi ay on dokuz günlük yargılama süresi nazara alındığında,
yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle
giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında başvurucuya takdiren
net 11.650,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
41. Başvurucu tarafından maddi
tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia
edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından,
başvurucunun maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
42. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan 1.698,35 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1.
Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı yönündeki iddiasının “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR
OLDUĞUNA,
3.
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 11.650,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE,
başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
22/6/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.