8. Hukuk Dairesi 2013/17805 E. , 2014/14155 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Adana 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/05/2013
NUMARASI : 2011/544-2013/352
M.. A.. ve müşterekleri ile G.. B.. aralarındaki mirasın hükmen reddi davasının reddine dair Adana 5. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 21.05.2013 gün ve 544/352 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, vekiledenlerinin mirasbırakanı A..i A..ın 14/12/2007 tarihinde vefat ettiğini, mirasbırakanın ölümünden sonra hiçbir mal varlığının kalmadığını açıklayarak, mirasın hükmen reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Hüküm süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 45. maddesinde; “Aynı mahkemede görülmekte olan davalar, aralarında bağlantı bulunması halinde, davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden mahkemece birleştirilebilir. Davalar ayrı mahkemelerde açılmış ise, bağlantı nedeni ile birleştirme talebi ikinci davanın açıldığı mahkeme önünde ilk itiraz olarak ileri sürülebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, ilk itirazın kabulüne ve davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra bununla bağlıdır. Davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde bağlantı var sayılır. Temyiz mercii ayrı olan davaların bu madde hükmüne göre birleştirilmesine karar verilebilir. Bu halde temyiz incelemesi, birleştirilen davalarda uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişkiye ait kararları inceleyen Yargıtay dairesince yapılır. (Değişik: 26/2/1985 - 3156/4 md.).” hükmü yer almaktadır.
Yine aynı Kanunun 46. maddesi uyarınca; “Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden karar verebilir.”, 48. maddesi uyarınca da; ”Birleştirme ve ayırma istekleri, dilekçe ile veya duruşmada sözlü olarak da yapılabilir...Aynı mahkemede görülmekte olan davalar yönünden verilen birleştirme ve ayırma hususundaki kararlar hakkında ancak hükümle birlikte temyiz yoluna gidilebilir. Şu kadar ki, bu husus tek başına bozma sebebi teşkil etmez.”
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 14.02.1992 tarih ve 1991/3 Esas, 1992/2 Karar sayılı kararında; “Bir yargı çevresi içinde kurulmuş bulunan aynı düzeyde birden fazla mahkeme, davaların birleştirilmesi açısından aynı mahkeme sayılır.” denilmektedir. Ayrıca usul hukukumuzda davaların birleştirilmesi ve ayrılması kurumlarının getirilme nedeni davaların gereksiz yere uzamasını önlemek, az masrafla ve kısa zamanda sonuçlanmasını sağlamaktır.
Somut olayda; Yerel Mahkemece, davacılar tarafından SGK aleyhine açılan davanın tefrikine ve ayrı bir esasa kaydına karar verilmiştir. Her iki davanın aynı sebepten doğduğu gözetildiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 45. maddesinde ifadesini bulan “Davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde bağlantı var sayılır.” hükmü karşısında aralarında bağlantının bulunduğu açıktır. Aynı mahkemede görülen ve aralarında bağlantı bulunan iki davanın yargılamasının birlikte görülmesine karar verilmesi gerekirken ayırma kararı verilmesi doğru olmamıştır.
Bunlardan ayrı, dava, terekenin borca batık olması nedeni ile mirasın hükmen reddine ilişkindir (TMK.md.605/2). Davanın açıldığı tarih itibarıyla mirasın hükmen reddi davasından görev, borç miktarına göre, sulh veya asliye hukuk mahkemesine aittir. Talep bir idari eylem veya işleme ilişkin olmadığından, yargı yolu yönünden görev adli yargı yoluna ait olup, İYUK.nun 2. maddesinin somut olayda uygulanma imkanı yoktur (23.12.1942 gün ve 24/29 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı) Dosya içerisindeki belgelerden mirasbırakan A..A...ın ortağı bulunduğu .. Turizm . Taah. San. ve Tic. A.Ş. den dolayı toplam 49.219,87 TL. vergi borcu bulunduğu anlaşılmaktadır. Takip konusu borç miktarı gözönüne alındığında davanın açıldığı tarihte asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Bu yön gözetilmeden, toplanan ve toplanacak deliller bir arada değerlendirilerek esas hakkında karar vermek yerine, davaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek hlinde temyiz eden davacılara iadesine, 04.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.