8. Hukuk Dairesi 2012/14553 E. , 2013/15 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
... ve müşterekleri ile Hazine ve .... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair...Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 11.02.2009 gün ve 622/82 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacılardan ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar, satış ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal nedenlerine dayanarak dava konusu 119 ada 23 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın "..." niteliğinde bulunduğunu ve zilyetlik yoluyla kazanılamayacağını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı gereğince taşınmazın “...” ve “....” “.....” olduğu, zilyetlikle kazanılmasının mümkün bulunmadığı açıklanarak davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye ve kesin hükmün sonuçlarını almayı yeterli değildir. Şöyle ki; dava konusu taşınmazın tapu kaydı ve kadastro tutanağının incelenmesinde: taşınmazın 10.09.1994 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında ... .. ve ..." niteliğiyle, belgesizden, maliki ve zilyedi belirlenmediğinden, Hazine adına tespitinin yapıldığı ve tespitin itirazsız olarak kesinleşmesiyle 11.07.1994 tarihinde tapu kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır. Eldeki dava ve Dairenin denetiminden geçen başka dosyalardan da anlaşıldığı üzere; nizalı taşınmazın... İlçesi,... Beldesi,... Mahallesinde bulunduğu, taşınmazda ve çevresinde yapılaşmalar olduğu, etrafında...,.... ...,...., ... .., ..., ....ve... adlarıyla bilinen yaylaların bulunduğu, nizalı yere yakın mesafedeki.... Mahallesinde bulunan 1200–1250 rakımlı bir taşınmazın aynı nedenle dava konusu edildiği ve Hukuk Genel Kurulu"nun 31.01.2001 tarih, 2000/8–1836 Esas 2001/13 Karar sayılı ilamı ile "yayla" kabul edildiği sabittir.
Öte yandan, HMK"nun 187/2.maddesine göre “herkesçe bilinen vakıalar çekişmeli sayılmaz”. Dava konusu taşınmazın bulunduğu bölge herkesçe bilinen maruf ve meşhur
“...” Burası ülkemizin en büyük yaylalarından biri olup, davalı taşınmazın bağlı bulunduğu belde ile birlikte az yukarıda sayılan tüm yaylalarla beraber bir bütünü oluşturmaktadır. Bütünün içindeki bir bölümün değişik isimle belirlenmesi ya da anılması ona farklı işlem yapılmasını gerektirmez. Bütünün tabi olduğu uygulama onun içinde geçerlidir. Yayla olan yerin sakinleri tarafından amacının dışında yazlık evler yapılarak yaygın yapılaşma ve yerleşmeye sebebiyet verilmesi, bağlı bulunduğu belde de Belediye teşkilatı kurulması, hizmet binalarının yapılması, imarın geçerek kesinleşmesi, kısa veya uzun süreli özel mülkiyet olarak kullanılıyor olması az yukarıdaki hukuki düzenlemeler kapsamında taşınmazın öncesinin kadim yayla olma gerçeğini ortadan kaldırmaz.
Bilinen bu gerçekler karşısında; dava konusu yerin,... ismi ile maruf ve meşhur yerlerden olan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kamunun yararlandığı yayla niteliğindeki kamu mallarından bulunduğu ve özel mülkiyete konu edilemeyeceğinden, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ne var ki, yukarıda açıklanan nedenlerle, taşınmaz "..." niteliğinde bulunmakla birlikte, 4342 sayılı Yasanın Geçici 3.maddesinin göz önünde tutulmaması doğru olmamıştır. Bu kapsamda anılan maddenin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir. (Geçici Madde 3-(Ek: 27/5/2004-5178/5 md.; Değişik: 20/4/2005 – 5334/1 md.)
Davacı ...’ın temyiz itirazlarının açıklanan nedenle yerindedir. Kabulüyle; hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 14.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.