17. Hukuk Dairesi 2009/8505 E. , 2010/1603 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko sigortalı araçta meydana gelen 6.500 TL hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, davalı sürücünün olayda tam kusurlu bulunduğunu belirterek, 3.419 TL sovtaj bedeli ile haricen ödenen 500 TL"nin mahsubu ile bakiye 2.581 TL"nin ödeme tarihinden işleyecek avans faizi ile davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar duruşmalara katılmadıkları gibi davaya yazılı olarakta cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 2.581 TL tazminatın ödeme tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, TTK"nun 1301.maddesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, araç işleten sıfatının hangi davalıda bulunduğu noktasındadır. 2918 sayılı KTK"nun hükümlerine göre trafik kaydı, "işleteni" kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt nite-
liğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenin 3.kişi olmasını engelleyen bir yasa hükmüde yoktur. Aynı Yasanın 3.maddesinde, "işleten; Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin olan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır" şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 85.maddesinde ise, "bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar" hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenlenme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre için olmamak kaydıyla) artık üzerinde fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının bulunmaması durumlarında, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan ekonomik yönden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay"ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Somut olayda temyize gelen davalı oturumlara katılmamış, davaya yazılı cevapta vermemiştir. Ancak temyiz dilekçesinde davalı vekili kazaya karışan trafikte müvekkili adına kayıtlı bulunan ... plakalı aracın uzun süreli olarak dava dışı ... "a kiralandığını, aracın kiracı tarafından işletildiğini, İETT akbil bedellerinin dahi kiracı tarafından tahsil edildiğini müvekkilinin işleten sıfatının ve zarardan sorumluluğunun bulunmadığını, davaya konu olayla ilgili olarak diğer mahkemelerde açılan benzer davalarda müvekkili
hakkındaki davaların husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiğini bildirmiş ve bununla ilgili bir kısım karar fotokopilerini sunmuştur. Husumet kamu düzenine ilişkindir.
O halde mahkemece, davalı taraftan aracın dava dışı şahsa kiralandığına dair kira sözleşmesinin ibrazının istenilmesi, ondan sonra yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler de gözönünde bulundurularak, davalı ... ile dava dışı ... arasında yapılan kira sözleşmesinin uzun süreli ve 3.kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, aracın teslim edilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, ibraz edilen sözleşme yükümlülüklerinin kim tarafından yerine getirildiği, gerektiğinde işleten ve kiracının varsa ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin, fatura, ruhsat, hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalı ..."da işleten sıfatının bulunup bulunmadığı hususlarının tartışılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."a geri verilmesine 25.2.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.