8. Hukuk Dairesi 2017/8820 E. , 2019/3107 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Nüfus Kayıtlarının Düzeltilmesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin murisi ..."ın nüfus kayıtlarında kızı görünen ..."ın (...) gerçek annesinin ..."nın eşi ..."ın ilk eşi olduğunu, ..."ın ..."ın annesi olmadığını ileri sürerek, nüfus kayıtlarının düzeltilmesini istemiş, Mahkemece davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
1. 6100 sayılı HMK"nin 320-1 maddesinde: “Mahkeme, mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir.” hükmü öngörülmüştür. Mahkemece, bu madde hükmü gözetilerek, dosya üzerinden karar verilmiş ise de, varılan sonucun maddenin yanlış yorumlanmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; sözü edilen maddeye göre, duruşma yapmadan karar verilebilmesi için, hukuken bunun mümkün olması gerekir. Başka bir anlatımla, ancak hukukun cevaz verdiği hallerde (Örneğin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları gibi) veya kanunun duruşma açılmadan dosya üzerinden karar verilmesinde hakime takdir hakkı tanıdığı hallerde dosya üzerinden duruşma açmadan karar verilebilir (Örneğin İİK"nin 17-18. maddelerinde öngörülen şikayet davası gibi). Kanunun açıkça duruşma açılarak yargılama yapılmasını emrettiği hallerde dosya üzerinden karar verilemez.
Bilindiği üzere HMK"nin hukuki dinlenme hakkı başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir.
Hukuki dinlenme hakkının gereği olarak, taraflar duruşmaya çağrılmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının da en önemli unsurudur.
Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası"nın 36. maddesi ile 6100 sayılı HMK.nin 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davanın tarafları, dinlenmek, iddia ve savunmaları alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, duruşma açılmak suretiyle inceleme yapılması gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi,
2. Dava, nüfus kütüğündeki anne kaydının düzeltilmesi istemine ilişkin olup, Türk Medeni Kanununun 282. maddesine göre çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulacağından çocuğu doğuran kadının anne olduğunun tespiti için açılan dava, soybağı davası değil, doğuran kadının tespitine ilişkindir. Bu nedenle davanın hatalı nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkin olduğu anlaşıldığına göre; miras hakkı etkilenen davacının, gerçeğe aykırı oluşturulan nüfus kayıtlarının düzeltilmesini istemekte hukuki yararının dolayısıyla aktif husumet ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerekir.
Buna göre, Mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle davanın reddi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 25.03.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi