Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı S.S. tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Mahalli İskan Komisyonu’nun 13.09.1995 tarih ve 24 sayılı kararıyla 2510/5098 sayılı Yasalar uyarınca davalılar H.S.R. A.ve Ü..in hak sahibi sayılmasına karar verildiği ve buna dayalı olarak çekişme konusu 2126 parsel sayılı taşınmazın adı geçen davalılar adlarına 06.11.2003 tarihinde ve 2510 sayılı Yasa gereğince tahsisen tescil edildiği, bilahare Mahalli İskan Komisyonu’nun 14.04.2006 tarih ve 17 sayılı kararı ve 05.06.2009 tarih 4 sayılı ek kararı ile 5543 sayılı İskan Kanunun 21/2. maddesine aykırılık nedeniyle hak sahipliğinin ve daha önce alınmış 13.09.1995 tarih ve 24 nolu kararın iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar, bozma ilamında "" hak sahipliğine dair tasarrufların hukuksal varlıklarını korumadıklarının anlaşılması durumunda, davalılar adına olan sicil kaydının dayanaksız hale geleceği, TMK"nun 1025.maddesi uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği ve bu takdirde davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği açıktır,"" denmiş ise de, hak sahipliğinin iptalinin yasal olması durumunda bu kuralın geçerli olacağı tartışmasızdır. Bir başka deyişle, hak sahipliğinin iptaline ilişkin Mahalli İskan Komisyonu kararının hukuka aykırı olmaması gerekir.
Somut olayda, dinlenen tanık ifadelerinden ve dosya içeriğinden davalıların tahsis suretiyle verilen evde oturdukları, yine aynı şekilde verilen tarlayı ekip biçerek geçimlerini sağladıkları, ancak, zaman zaman geçici işlerde çalıştıkları, yani taşınmazı terk iradelerinin bulunmadığı görülmektedir.
Bu durumda, Mahalli İskan Komisyonu kararının iptalinin ve geri alma koşullarının gerçekleştiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalı S. S."ın temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.2.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.