
Esas No: 2020/6973
Karar No: 2022/1327
Karar Tarihi: 28.02.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6973 Esas 2022/1327 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi tarafından alınan bir kararda, davalılar genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müşterek müteselsil kefil sıfatıyla imzalamışlardır. Bu sözleşmeye dayalı olarak dava dışı bir kişiye kredi kullandırılmıştır fakat hesapların kat edilmesine rağmen borçlulara gönderilen ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibi davalıların itirazı sebebiyle durmuştur. Bu durumda davacı banka itirazın iptali, takibin devamı ile davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, yapılan yargılama sonrasında davanın kısmen kabulüne ve davalıya karşı icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar vermiştir. Bunun üzerine davacı tarafından yapılan istinaf başvurusu reddedilmiştir. Temyiz neticesinde Bölge Adliye Mahkemesi'nin kararı onanmıştır.
Kanun Maddeleri: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 584. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Diyarbakır 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 05.11.2019 tarih ve 2017/488 E- 2019/486 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nce verilen 18.06.2020 tarih ve 2020/95 E- 2020/459 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı banka ile dava dışı ...arasında genel nakdi ve gayrınakdi kredi sözleşmesi akdedildiğini, davalıların genel kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müşterek müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, bu sözleşmelere dayalı olarak dava dışı Mustafa Mut’a kredi kullandırıldığını, hesabın kat edilerek borçlulara gönderilen ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibinin davalıların itirazı sebebiyle durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali, takibin devamı ile davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacı banka ile dava dışı ...arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine davalıların kefil olduğunu, ancak kredi sözleşmesinin eş rızası beyan kısımları boş ve imzasız olduğundan kefaletin ve sözleşmenin geçersiz olduğunu, kredi sözleşmesinin her bir sayfasının davalı kefiller tarafından imzalanması gerektiği halde sadece bir sayfanın imzalandığını, sözleşmedeki ad soyad, kefalet miktarı ve müteselsil kefil ibaresinin, kefil olanın kendi el yazısı ile yazılması gerektiğinden, bu zorunluluğa uyulmaması nedeniyle de sözleşmenin geçersiz olduğunu belirterek, davanın reddine ve davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, yapılan yargılama, toplanan deliller ve mahkemece benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı ...'ın nüfus kayıt örneğine göre 15/05/2010 tarihinde evlendiği, kefalet sözleşmesinin tanzim edildiği 27/01/2014 tarihi itibariyle evli olduğu, eş rızası alınmadığından kefalet sözleşmesinin bu davalı yönünden geçerli olmadığı, davalı ...'nin nüfus kayıt örneğine göre, 05/04/2014 tarihinde evlendiği, kefalet sözleşmesinin yapıldığı 27/01/2014 tarihi itibariyle bekar olduğu, geçerli kefalet sözleşmesi nedeniyle davacı bankaya borcunun bulunduğu, 17/09/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre davanın davalı ... yönünden kısmen kabulüne, davalı borçlunun Diyarbakır 1. İcra Müdürlüğü’nün 2016/8131 esas sayılı icra takibine yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin, 225.000 TL asıl alacak, 1.830,82 TL akdi faizi, 91,54 TL BSMV, 20.305,48 TL gecikme faizi, 1.015,27 TL BSMV olmak üzere takip tarihi itibariyle toplam 248.243,11 TL alacak üzerinden devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı ...’ın aile nüfus kayıt tablosundan kefalet tarihinde evli olduğunun anlaşıldığı, 6098 sayılı TBK'nın 584. maddesinin 3. fıkrasında sayılan istisnalar arasında dava konusu kredinin ticari kredi olması halinde eş rızası aranmayacağına dair bir düzenlemeye yer verilmediği, ticari işletme sahiplerinin veya ortaklarının veya yöneticilerinin şirketle veya işletme ile ilgili olarak verecekleri kefalette eşlerinin rızasının aranmayacağının düzenlendiği, dosyada davalı kefilin ticari işletme sahibi veya şirket ortağı ya da yöneticisi olduğu ve kefaletin de şirket veya işletme sebebiyle verildiğine dair bir belge bulunmadığı, yargılama aşamasında davacı vekilince, davalının ticaret siciline kayıtlı bir ticari işletme sahibi olduğunun ileri sürülmediği, sadece asıl borçlu ile davalının bir ticari iş ortaklığı bulunduğunun beyan edildiği, bu hususta herhangi bir bilgi veya belge ibraz edilmediği gibi ticaret sicilinden araştırma yapılmasının da talep edilmediği, davacı vekilince yargılama aşamasında ileri sürülmeyen hususların istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceği, tarafların kredi ilişkisindeki durumuna göre güçlü konumda olan ve basiretli davranma yükümlülüğünde olan davacı bankanın, davalının kefaletinin geçerliliğinin eşinin yazılı muvafakatının alınmasına bağlı olduğunu bilecek durumda olduğu, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 28/02/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.