
Esas No: 2020/7011
Karar No: 2022/1123
Karar Tarihi: 15.02.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7011 Esas 2022/1123 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/7011 E. , 2022/1123 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25.12.2018 tarih ve 2018/342 E. - 2018/481 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 05.06.2020 tarih ve 2019/157 E. - 2020/423 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin Türkiye’de bir ilk olan 9-48 ay arası bebek / çocuk gelişimini destekleyici set olan “Adım Adım”ı 2009 yılında piyasaya sürdüğünü, “Adım Adım + şekil” markasını 26.11.2009 tarihinde yaptığı başvuru ile 2009/63440 sayı ile 22.12.2010 tarihinde 28. sınıfta tescil ettirdiğini, internet araştırmalarında müvekkiline ait internet siteleri ve müvekkilinin kullanımına ilişkin sitelerin ilk sıralarda yer aldığını, davalı şirketin matbaacılık alanında her türlü kitap, defter, kırtasiye ürünlerinin üretimi, basımı ve toptan satışı hizmetleriyle iştigal ederek ağırlıklı olarak Milli Eğitim Bakanlığı ile anlaşmalı olarak ders kitabı, kaynak ve test kitabı yayınlarının basımı ve dağtımını yaptığını, davalı şirket tarafından 2005/20577 sayılı “Adım Adım” ibareli markanın 05, 16, 21, 38 ve 41. sınıflarda, 2001/23346 sayılı “Adım Adım + şekil” ibareli markanın ise 16, 21, 28, 38 ve 41. sınıflarda tescillendiğini, markanın kullanım zorunluluğu olmasına rağmen davalı şirket tarafından bu markaların kullanılmadığını, markanın tescil sahibi tarafından kesintisiz olarak ciddi biçimde kullanılmamış olmasının markanın iptalini ve sicilden terkinini gerektirdiğini ileri sürerek davalının 2005/20577 sayılı “Adım Adım” ve 2001/23346 sayılı “Adım Adım + şekil” markalarının iptaline ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekklinin dava konusu markalarını, alacaklı olduğu dava dışı üçüncü şahıstan icra müdürlüğünce düzenlenen ihale sonucu satın aldığını, söz konusu markaların eski sahipleri tarafından kullanılmaya devam etmesi üzerine de marka hakkına tecavüze ve haksız rekabetin ref’i davası açıldığını, davanın müvekkili lehine sonuçlanarak Ocak 2014 tarihinde kesinleştiğini, müvekkilinin bu süreçte haklı nedenle markayı kullanamadığını, müvekkilinin markasını 12.11.2011 tarihinde yenilediğini, daha sonraki süreçte ise gerek markanın daha önceki kullanımı olan yardımcı ders kitabı olarak, gerekse yeni alanlarda kullanımı konusunda çalışmalar yaptığını, yine markanın müvekkilinin izniyle üçüncü kişilerce de kullanıldığını, davacının “Adım Adım” markasını daimi olarak eğitim-kırtasiye vs. ürünler için kullanmakta olduğunu tespit etmeleri üzerine Ankara 10. Noterliği’nin 26.12.2016 tarihli ihtarnamesini keşide ettiklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, yapılan yargılama ve dosya kapsamına göre, davalı adına tescillli 2001-23346 ve 2005-20577 sayılı “Adım Adım + şekil” ve “Adım Adım” ibareli markaların kullanmama nedeni ile iptalinin istendiği, 2001-23346 “Adım Adım + şekil” ibareli markanın 16, 21, 28, 38, 41 sınıflardaki mal ve hizmetlerde 12.11.2001 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 10 yıl süre ile koruma altına alındığı ve 16.06.2011 tarihinde yenilendiği ve koruma süresinin devam ettiği, 2005/20577 sayılı “Adım Adım” ibareli markanın 16, 38, 41. sınıflardaki mal ve hizmetlerde 24.05.2005 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 10 yıl süre ile koruma altına alındığı, 04.06.2015 tarihinde yenilendiği ve koruma süresinin devam ettiği, 6769 sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca kullanılmayan markanın iptal edileceği, marka kullanımının göstermelik değil ciddi olması gerektiği, TÜRKPATENT tarafından yayımlanan 2017 tarihli Kullanım İspatı Kılavuzunda kullanım ispatına yönelik delillerin sayıldığı, markanın kullanımı tescil edilen bütün sınıflarda olabileceği gibi yalnız belirli sınıflar bakımından da olabileceği, ancak bir bölümü için kullanmanın diğer sınıflar açısından da kullanma sayılmayacağı, Kanun’un 26/5. maddesi uyarınca, hangi mal ve hizmetlerde kullanım yoksa sadece o kısım için kısmi iptalin sözkonusu olabileceği, davalının dava konusu markların kullanımına ilişkin dosyaya fatura, katalog, fiyat listesi, ambalaj, tabela örneği, reklam, pazar araştırması gibi deliller ibraz etmediği, davalı web sayfasında yapılan incelemede de dava konusu markaların web sayfasında yer alan yayınlarda ya da web sayfasında herhangi bir yerde kullanılmadığı, davalının dava konusu markaları dava dışı 3. şahıstan icra müdürlüğünce açılan ihale ile satın aldığı eski sahipleri tarafından kullanılmaya devam edilmesi sebebiyle marka hakkında tecavüz ve haksız rekabetin ref’i davaları açıldığı, bu süreçte davalının markayı haklı nedenle kullanamadığı ve markanın yenilendiği savunması varsa da, marka hakkına dayanılarak dava açılmasının markasal kullanım olmadığı, marka tescilinin yenilenmesinin de tek başına markanın kullanıldığını ispat etmediği, davalının 16, 38, ve 41 . sınıflarda tescilli 2001/23346 sayılı “Adım Adım + şekil” markası ile 16, 38, 41 sınıflarda tescillli 2005/20577 sayılı “Adım Adım” markasını kullanmadığı, markanın uzun süre kullanılmamış olması nedeniyle iptal ve sicilden terkin şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde hukuka aykırılık olmadığı, davalı vekilince 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürülüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptaline karar verildiği, bu karar ile birlikte 06.01.2017 tarihinden önce açılan davaların reddedildiği markanın 5 yıl kullanılmaması nedeniyle markanın iptal edileceğine ilişkin tüm davaların konusuz kaldığı, 07.01.2017 tarihinde kullanmama nedeniyle markanın hükümsüzlüğüne dair dava açılmasının hukuken mümkün olmadığı ileri sürülmüşse de 6769 sayılı Kanun’un 9/1 maddesinde “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir” hükmüne yer verildiği, 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptaline dair Anayasa Mahkemesi kararının 06.01.2017 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanması ve bu tarihte yürürlüğe girmesi nedeniyle, 14. maddenin bu tarihe kadar hukuki varlığını sürdürüyor olması karşısında, SMK’nın kabul tarihi konusunda kanun koyucunun iradesi 22.06.2016 tarihinde ortaya çıktığından, kanun koyucunun asıl amacının geçmişe etkili olacak şekilde kullanmama sebebiyle markanın iptalini öngördüğünün kabulünün gerektiği, marka hakkına dayanılarak dava açılmış olmasının markasal kullanım niteliğinde bulunmadığı, davalının dava konusu markalarını tescil kapsamındaki mallar/hizmetler üzerinde kullanmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, markanın uzun süre kullanılmaması nedeniyle iptali talebine ilişkindir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 15/02/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.