17. Hukuk Dairesi 2009/6896 E. , 2010/3991 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı şirkete kasko sigortalı müvekkiline ait aracın tek taraflı kazada ağır şekilde hasarlandığını davalının ihbara rağmen hasar bedelini ödemediğini, aracın pertinin uygun olduğunu belirterek 15.000 TL sigorta bedelinin kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, aracın davacının 15-16 yaşlarındaki oğlunun yönetiminde iken kazaya karıştığını, sürücünün ehliyetinin olmaması nedeniyle sigortadan yararlanmak için sürücü değişikliği yapıldığını, sürücü ile yanında bulunan akrabasının kazada yaralanarak özel bir hastanede tedavi gördüklerini, hasarın teminat kapsamında olmadığını, davacı tarafın doğru ihbar yükümlülüğüne kötüniyetli ve kasten uymadığından sigortadan doğan haklarının zayi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, sigortalı TTK"nun 1292/3.maddesi hükmüne uygun olarak doğru ihbar yükümlülüğünü kasten yerine getirmediğinden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen A/1 maddesine göre
gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya araç kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötüniyet veya muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, TTK"nun 1282.maddesi uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı yasanın 1281.maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışı kaldığına dair iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değilde sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
Ancak; sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartlarının 1.5 maddesi ve TTK 1292/3.maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkca aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan rizikonun teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat külfeti yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfeti sigortalıya geçer.
Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya gelince; olayın 11.2.2007 tarihinde sigorta poliçesinin yürürlükte olduğu sırada ve sürücü ... "ın yönetiminde iken meydana geldiği, aksi kanıtlanmayan trafik kazası tesbit tutanağı, duruşmada dinlenen davacı tanığı ... "ın beyanı ve dosyadaki diğer delillerle sabit olduğu gibi, davacı sigortalının kasten ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak rizikonun gerçekleştiği kanıtlanamamıştır.
Somut olayda, rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde gerçekleştiğinin ispat külfeti sigortacıya ait olup, sigortacı rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde olduğunu, kaza anında aracın sürücüsünün sigortalının oğlu
... olduğunu, sürücü değişikliği yapıldığını soyut iddialarla değil somut delillerle kanıtlamalıdır.
Bu durumda mahkemece hasarın teminat kapsamında kaldığının kabulü ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 29.4.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.