4. Hukuk Dairesi 2010/14480 E. , 2012/2037 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve ... aleyhine 09/11/2009 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/04/2010 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 14/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava; basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalıların temyizi üzerine dairemiz çoğunluğu tarafından onanmıştır.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Davaya konu haber yazı; ... İlçesinde yapılan Cumhuriyet Bayramı kutlama töreninde ... Anadolu Lisesinin bir öğrencisi tarafından okunan şiirin "Atatürk"ü en iyi anlatan bölümünün" metinden çıkarılması ile ilgili olup, davacı da şiirin uzun olması, programın yoğun olması nedeniyle bir bölümünün çıkarıldığını dava dilekçesinde kabul etmektedir. Yayın bu hali ile görünür gerçeğe uygundur. Yayının Cumhuriyet Bayramı kutlamalarından 3 gün sonraki tarihte yapılması nedeniyle günceldir. Yayında kullanılan ifadelere bakıldığında özle-biçim arasındaki denge bozulmamış, davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edecek şekilde küçültücü bir ifade de kullanılmamıştır. Bu nedenle davanın tümden reddi gerektiği düşüncesinde olduğumdan dairemiz çoğunluğunun onama kararına katılamıyorum.
Bunun dışında şiirden çıkarılan (okunmayan) bölümlerin şiirdeki bütünlüğü bozup bozmadığı, okunan kısımların Atatürk"ün manevi kişiliğini anlatmada yeterli olup olmayacağı hususu, "çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren" bir hal olmayıp, hakim tarafından değerlendirilebilecek bir konuda bilirkişi görüşüne başvurulması da HMUK"nun 275. maddesinin düzenlemesine aykırıdır, gerek olmadığı halde bilirkişi görüşüne başvurularak davalıların fazla yargılama gideri ile sorumlu tutulmuş olmaları da ayrı bir bozma nedenidir. 14/02/2012