15. Ceza Dairesi 2015/10935 E. , 2018/6415 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, iftira
HÜKÜM : a-TCK’nın 158/1-f, son, 52/2, 53, 58. maddeler gereğince mahkumiyet
b-TCK’nın 204/1, 53, 58. maddeler gereğincmahkumiyet
c- TCK’nın 267/1-2, 53, 58. maddeler gereğince mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik ve iftira suçlarından sanık hakkında verilen mahkumiyet hükümleri sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereğe düşünüldü;
Sanığın müşteki ...’nin kimlik bilgilerini kullanmak suretiyle bir şirket kurarak müşteki adına çek karnesi aldığı, bu çeklerden 11.500 TL bedelli olanı piyasaya sürüp kullanmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık, katılan ve tanık beyanları ile dosya kapsamına göre, suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın suçun sabit olmadığı gerekçesine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
2-Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 tarih, 2013/11-397 E., 2014/202 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK"nın “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, sanığın, aynı suç işleme kararıyla ve aynı anda düzenlenen çeklerle ilgili olarak tek bur suçtan hüküm kurulması gerekeceği, buna karşın, aynı suç işleme kararıyla fakat değişik zamanlarda düzenlenen çeklerle ilgili olarak yine tek bir resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulup, aynı Kanun"un 43. maddesi gereğince zincirleme suç hükümleri gereğince cezanın arttırılması gerektiği, farklı suç işleme kastının bulunduğunun ispatı halinde her bir eylemin ayrı bir suç oluşturacağı, bu hukuksal olgular ışığında somut olay incelendiğinde; sanık hakkında sahte olarak alınan çek karnesindeki her bir çek yaprağı ile ilgili olarak, Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/362 Esas sayılı dosyası, Bolu Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011/59 Esas sayılı dosyası ile bağlantılı diğer bazı dosyalarda sanık hakkında ayrı ayrı kamu davalarının açıldığı dikkate alınarak ve ilgili dosyalar arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunun anlaşılması karşısında, söz konusu dosyaların son eylemin gerçekleştiği yerde birleştirilmesinin sağlanması, buna göre sanığın eyleminin tek suç mu, zincirleme suç mu yoksa ayrı ayrı suç mu oluşturduğunun karar yerinde tartışılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeyerek eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-İftira suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
5237 sayılı TCK’nın 268. maddesinde düzenlenen "başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" suçunun oluşabilmesi için failin önce bir suç işlemesi daha sonra bu suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla adli makamlara başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini vermesi gerekmektedir. Somut olayda, sanığın müştekiye ait kimlik bilgilerini kullanarak nüfus cüzdanı çıkartıp, şirket kurup çek karnesi çıkartarak kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işlediği, sanığın kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemediği, başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullandığı gerçek kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK’nın 268. maddesi delaletiyle aynı Kanun’un 267. maddesindeki iftira suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı ve eylemin kül halinde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde iftira suçundan da mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, hükmün BOZULMASINA, 08/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.